Banu Avar’la Sınırlar Arasında dördüncü yılına Kuzey Irak gözlemleriyle başladı.
Kerkük deyince aklınıza ne gelir? Birileri oraya Irak’ın Kosova’sı diyor.Bağdat her gün kana bulanıyor ama Kerkük’te daha taktik savaş sürüyor.
Kerkük bir laboratuvar…
Büyük güçler tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi toprağın altına bakıyor.
Hedef büyük! Kerkük Irak petrollerinin büyük bir kısmına sahip, herkes başka yanından çekiştiriyor. Eski Türkmen kenti Kerkük birileri için Kürt bölgesinin kalbi. Diğerleri mezarlıklara, henüz yok edilmemiş Osmanlı izlerine bakın diyor, ilçelerin sokakların isimlerine, konuşulan dile, adetlere…
Ama nafile!
Etnik ve dini ayrım batının kılıcı ile şekilleniyor. Savaşın ortasında Kerkük’te bir demokrasi oyunu oynanıyor. Meclisler kuruluyor, valiler atanıyor, mahkemeler yapılıyor.
Amerikan işgalinin adı:”Burada ihtilal!”
İl başkanı öyle diyor.
Kerkük’e Amerika girdiği gün nüfus ve tapu daireleri yakılmıştı.Şimdi Kerkük’e yeni bir kimlik biçiliyor.
İşgal altında bir ülkenin özerkleştirilmiş bir bölgesinde gerçekleştirilen inanılmaz zenginleşme… Bu zenginliğin kaynakları, siyasi ilişkiler, mağdurlar, mazlumlar ve zalimler, Sınırlar Arasında.
Selahaddin’de devlet, Erbil’de işadamları, işgal altındaki bir ülkenin özerkleştirilmiş bir bölgesinde yaşamaya çalışan ve yeni düzene ayak uydurmaya çalışan şaşkın halklarını, bu bölümde bulabilirsiniz.