Önce Havza sonra Amasya’da direniş için büyük adımlar atılmıştı. Ardından Erzurum Kongresi toplandı. Yıl 1919. Kongrenin şiarı “Manda ve Himaye” kabul edilemez! “Ulusal Egemenlik” koşulsuz olarak gerçekleştirilecektir.
Kongre, Sivas Kongresi’nin ön hazırlığı niteliğindeydi.
Mustafa Kemal Paşa milli direnişi bir dantel gibi örüyordu.
“Kuvâ-yi Milliye ve Müdafaa-i Hukuk” örgütleri yurdun her yanını sarıyor. Rum ve Ermeni terörü arttıkça çeşitli mahalli direniş birimleri çoğalıyordu.
Atatürk 3’ncü Ordu Müfettişliği görevinden istifa etmişti. Şöyle diyordu: “Milli Mücadele’de, milletle beraber serbestçe çalışmaya, resmi ve askeri sıfatım artık engel olmaya başladı. … Bundan sonra, resmi sıfat ve yetkilerden sıyrılmış olarak yalnız milletin sevgi ve fedakârlığına güvenerek, … millet içinde mücadele eden bir fert olacağımı saygıyla duyururum.”
Hedefi şöyle belirlemişti: “Tek hedef ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız bağımsız bir Türk devleti teşkil etmek ve bu hedefi her ne olursa olsun gerçekleştirmektir. … Milli Mücadele’de bütün milletin maddi ve manevi seferberliği ile mücadelesi, savaşması ve muzaffer olması lazımdır.”
“Değişik isimlerle fakat aynı kutsal değerlerin korunması için ortaya çıkan millî akım, bütün vatanımızda artık bir elektrik şebekesi hâline girmiş bulunuyor. … Milletin mukadderatına hâkim bir milli irade, ancak Anadolu’da doğacaktır. Milli iradeye dayanan bir Millet Meclisi’nin meydana getirilmesi ve gücünü milli iradeden alacak bir hükümetin kurulması kongre çalışmalarının ilk hedefi olacaktır.”
Erzurum Kongresi’nin toplandığı gün 23 Temmuz 1919’da Sadrazam Damat Ferit Paşa,
“Anadolu’da karışıklık çıktı. Anayasa’ya aykırı olarak Meclis-i Mebûsan adı altında toplantılar yapılıyor. Bu hareket derhal önlenmelidir” şeklinde demeçler yayınlıyordu.
Mustafa Kemal Paşa ile Albay Refet Bey’in derhal tutuklanmaları isteniyordu.
Tüm bunlara rağmen Erzurum Kongresi; 14 gün sürdü ve Kongre’de alınan kararlar şöyleydi:
-Millî sınırlar içinde bulunan vatan parçaları bir bütündür. Birbirinden ayrılamaz.
-Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı ve Osmanlı Hükümeti’nin dağılması halinde, millet kendini birlik halinde savunacak ve direnecektir.
-İstanbul Hükümeti vatanı koruma ve istiklâli elde etme gücünü göstermediği takdirde, bu maksadı gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacaktır.
-Bu hükümet üyeleri millî kongrece seçilecektir. Kongre toplanmış değilse, bu seçimi “Temsil Heyeti” yapacaktır.
-Milli Kuvvetleri tek kuvvet olarak tanımak ve millî iradeyi hâkim kılmak esastır.
-Hıristiyan azınlıklara, siyasî hâkimiyet ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez.
-Manda ve Himaye kabul olunamaz!
-Millî Meclis’in derhal toplanmasını ve hükümetin yaptığı işlerin Meclis tarafından kontrol edilmesini sağlamak için çalışılacaktır.
Erzurum Kongresi Anadolu’daki örgütlenmeyi hızlandırmış ve sistematize etmişti.
Kongre sadece 2 hafta içinde kararları almış ve ağustos sonunda 9 kişilik bir “Temsil Heyeti” seçmişti. Mustafa Kemal Atatürk lider olarak seçilmiştir.
7 Ağustos’ta Kongre, vatanın parçalanmak ve yok olmak tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu tespit etmiş ve şu kararlara varmıştır: 1- Millî iradeye dayanmayan hükümetler bu tehlikeye çare olamazlar. Bu hükümetler ihtimal ki daha ağır ve hazmedilemeyecek kararlara da boyun eğeceklerdir. 2- Milletlerin kendi kaderlerini bizzat tayin ettiği bu tarihî çağda hükümetin de millî iradeye tabi olması lazımdır. Onun için hükümet Milli Meclisi hemen toplantıya çağırmalıdır. 3- Doğu Anadolu mukaddesatını kendi kendine muhafaza ve müdafaa etmek zorundadır.
Erzurum Kongresi’nde Mustafa Kemal Paşa milli direnişin lideri olarak ilan edilmiş ve Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin aynen benimsediği müdafaa-i hukuk prensipleri ve teşkilat tüzüğü hazırlanmıştır.
Erzurum Kongresi bugün için önemli dersler içermektedir.
Banu AVAR, 23 Temmuz 2023