TRT’de Sınırlar Arasında başlarken onunla tanışmış, ilk seyahatim olan Makedonya temasları için yardım istemiştim. Tereddüt etmeden kabul etti ve o zaman hayatta olan babası Halil beyin yardımlarıyla Üsküp’de çekimler yaptık. Parçalanmış bir ülkenin parçalarından birinin acıklı hal-i pür melalini anlattık.
Teoman Alili, ‘fazla konuştuğu’ için ülkesinden sürgün edildi!
Yugoslavya dersleri’nde ‘Siz hiç parçalandınız mı!’ diye soruyor. Bugün adı bile kalmayan bir ülkeden alınması gereken dersleri önümüze koyuyor. Bir şablon veriyor bize.. Yugoslavya’nın başına gelen emperyalizm için ‘vaka-i adiye’!
1950-80 arasında Avrupa’nın en büyük ekonomilerinden biri Yugoslavya. Yatırımlar yatırımları takip ediyordu. Gelirleri sürekli artıyordu. Hem SSCB ile hem Bağlantısızlar Hareketi üyesi ülkelerle ticareti vardı. Derken her şey tersine döndü… Batıda eğitilmiş, uzmanlar ortalığı kapladı.. Sinsice kurumlara el atmışlardı..
Dünyaya açılma programı uygulayacaklardı… Tito ölmüştü, Yugoslavya, halkları tutkallayan liderini kaybetmişti… Önce fabrikalar kapandı, rüşvet yolsuzluk çılgınca arttı. İşsizler ordusundan lumpenler çıktı… Ardından etnik ve dini bölünme oyunu sahnelendi.
Sendikalar bölündü. Yabancı sermaye sendikal hareketi etnik olarak örgütleyecekti… 1990’da yargıya el konuldu.. Anayasa’yı Koruma Mahkemesi kaldırılacak, denetim Adalet Bakanlığı’nın olacaktı.
Her yanı CIA ajanları kapladı. Siyaset ve Ekonomiyi yönlendirdikleri gibi Eğitime de el atmışlardı.. Yeni kuşaklar Soros kuşağı olacaklardı…
Medya tamamen ele geçirilecek, Yugoslavya yok olurken insanlara ‘pembe dizi’ izletilecekti!
Ordu bu süreçte paramparça edildi. Paramiliter etnik gruplar oluşturuldu sonra savaştırıldı… Önce Sırplar Hırvatlarla kapışacak sonra Bosna’ya saldırılacaktı.
Ayrılık ‘Din’ kullanılarak gerçekleştirildi. Bir referandumla Bosna ayrılık kararı aldı ardından katledildi. İşte bunun adı ‘birbirine kırdırma’ siyaseti!
Ve zamanı gelince, sahneye Birleşmiş Milletler çıktı. Önce katliamı seyrettiler sonra kendi oyunlarını sahnelediler.
Kılcal damar operasyonu Soros’un çocukları’nca yönlendirildi. Açık Toplum Vakfı Otpor adlı örgütler süreci denetledi ve şekillendirdi…
Akıl hocaları emekli Amerikan generalleriydi…’Ordu köşesine çekilsin!’ diyerek Yugoslavya halk Ordusuna karşı çıkanlar Amerikan generallerinin esiri oldular!
Sonra, Yugoslavya’nın yerle bir edilmesinde kullanılan, bir zamanların genç liderleri yavaşça sahneden silindiler, işleri bitmişti. Bazıları bölünüp parçalanmış ülkenin bir parçasının başına atandı… Bazılarının cesedlerine kenar mahallelerde rastlandı..Belki de sürecin sonunda, konuşmaya , neler olduğunu anlatmaya tevessül etmişlerdi…
Yugoslavya Derslerini en iyi Teoman Alili yazabilirdi… O, bu acıları ailesinin tüm fertleriyle yaşamış, olan biteni ‘içinden’ izlemişti. Önce paramparça olmuştu Yugoslavya, bağrından 8 ülke çıkmıştı, sonra tarihe karışmıştı.. Ondan ders alanlar ve aldıkları dersi anlatanlar, Teoman gibi cezalandırılmışlardı…
Belgrad’ta bir genç ‘hala Yugoslavya demek istiyorum!’ dedi bana. Bayan Yugoslavya olarak bilinen opera sanatçısı Jadranka, ‘Artık kim olduğumu bilmiyorum!’ demişti röportajda. Serebrenitza’nın bir işsizi ‘Artık vatanım yok, adam bile hissetmiyorum kendimi, kastrat edildim sanki!’ diye haykırmıştı kameraya…
Teoman, sürgünde, köklerinin olduğu ‘yokedilmiş’ bir ülkeden, doğduğu ve sürgün edildiği vatanına bir armağan yolluyor. İçi büyük acılar, derin bir hüzün ve çokca ders dolu bir armağan!
Teoman eline sağlık diyorum… Bu da geçecek, biliyorsun!
Kasım 2010