#87- 2022’ye Veda Ederken…

0
681

Hepinize selam sevgiler,

2023 Cumhuriyetin 100. yılı ve ne ilginç ki aynı 100 yıl öncesi gibi dünya bir paylaşım savaşının içinden geçiyor. Aynı 100 yıl öncesi gibi Türkiye paylaşım coğrafyasının tam ortasında yer alıyor.

Ve aynı 100 yıl öncesindeki gibi ateşten bir çember içindeyiz.

“Dünya nereye gidiyor?” diye soran genç kardeşlerimiz için bir özet yapalım.

Dünya sadece paylaşım savaşlarında bu ölçüde kutuplaşır. Bugün de bunu yaşıyoruz.
Amerika 2. paylaşım savaşından beri, gerek soğuk gerek sıcak vekâlet savaşlarıyla Asya, Avrasya coğrafyasıyla uğraşıyor. 2022’de Ukrayna’da burun buruna geldiler. Rusya, Ukrayna’yla değil Amerika ve Batı’yla savaşıyor. Rusya, Ukrayna’ya girmeseydi, Ukrayna batının vekil ülkesi olarak, Rusya’ya girecekti.

Durum bu kadar net!

Amerika’nın uzun yıllardır hedefi Asya’ya el koymak, Rusya’yı batı, orta ve uzak Rusya olarak üçe bölmek fikri ve bunu defalarca yazılı ve sözlü olarak ifade etti. Aynı şekilde Çin’e de meydan okuduğunu biliyoruz.

Amerika ve NATO, Çin ve Rusya’yı hedef ülke olarak ilan etti. Ukrayna krizi; Rusya’yı ekonomik ve askeri olarak zayıflatacak ve Çin’in ‘Kuşak Yol Projesi’ni aksatacaktı. Bu nedenle, sonuna kadar kukla başkan Zelenski desteklendi.

Ayrıca Amerika, Avrupa’yı kendine bağlamak için de bu krizi kullandı. Avrupa’ya gaz ve silah satarak bağımlılık yaratma gayesindeydi.

Ama her zaman olduğu gibi ev ve çarşı hesapları uymadı. Amerika’nın başını çektiği Batılı eşkıyalar hem Amerika’yla hem kendi aralarında çıkar çatışmaları içindeler ve bu kaosu büyütüyor.

Öncelikle Avrupa’nın ana güçleri Almanya ve Fransa stratejik özerklik yani ABD’den bağımsız güç odağı olma hedefindedir. Amerika bunu engellemek için NATO yükümlülüklerinden tutun da sokakları alevlendiren PKK kartına kadar her manevrayı kullanmaktadır.

Ayrıca enerji ve mal ihtiyacı içinde kıvranan Avrupa, Rusya, Çin ve diğer Asya ülkeleriyle, araya Amerika girmeden özgür ilişkiler kurmak istemektedirler. Bu çatıştıkları noktalardı.

Peki ya, birleştikleri nokta: Avrasyalı güçleri birlik olmaktan alıkoymak, her birini diğeriyle sorunlu konumda tutmak, Moskova Pekin’le kavga etmeli! Hindistan’la Çin gırtlaklaşmalı! İran Ermenistan’ın yanında olmalı, Türkiye Azerbaycan’la omuz omuza kalmalı! Rusya kesinlikle Ermenistan’ı kollamalı!

Bu durumda sonuç ne mi olur?

Türkiye, Rusya ve İran birbirine düşer. Bu bölgenin en kadim üç imparatorluğu savaştırılırsa Batı rahat nefes alır, bu coğrafyada istediği gibi ilerler. Üstelik bu coğrafyayı talan ederken arabulucu rolüne de soyunur.

Amerika Birleşik Devletleri, Rusya’yı kuşatırken Türkiye’yi de çevrelemiş durumda. Kuzeyimizde Ukrayna, Amerikan savaş alanı; batımızda Yunanistan, Ege Denizi Amerikan üsleriyle donatıldı; güneyimizde Suriye, sınırımızda PKK- YPG ve müttefikleri Amerika var. Doğumuzda Amerikan muhribi Barzani, Talabani familyaları Irak’ta ve yeni ısıtılan bir Kafkasya çatışma alanı var.

Bakın, aralık ayında Ermenistan’a gelen giden Batılılar saymakla bitmiyor. Amerika’dan Nancy Pelosi, Fransa’dan Macron, İngiltere’den dış istihbarat şefi gelmişti.

Küçücük bir Ermenistan neden bu kadar önemli?

Kafkaslarda ipi en kolay çekilecek ülke olarak görülüyor. İçi paramparça, kimi Rusya kimi Amerika diyor. Mafya ve yabancı şirketler kol kola, zengin maden alanlarını soyuyor.

Yani Ermenistan çok elverişli zemin!

Ve en önemli ayrıntı, her an Azerbaycan’la savaşabilir bir ülke Ermenistan!

Ermenistan’a gelen giden bolluğu, son zamanlarda barış havası yayıldığı için olmasın!

Ermenistan’la Azerbaycan savaşmazsa Batılı güçlerin çanına ot tıkanır.

Azerbaycan Türkiye demektir. Rusya ise Ermenistan ile ittifak içindedir.

Türkiye’yle Rusya’nın arasını bozmak için Azerbaycan-Ermenistan çatışması gayet rahat kullanılabilir.

Ayrıca ABD, Güney Azerbaycan ‘Mukavemet Hareketi’ , ‘GAMOH’ gibi faaliyetlere destek vererek, Azerbaycan-İran karşıtlığını kaşımakta, bunun içine Türkiye’deki belli çevreleri monte etmektedir. Bu durum, Rusya ile karşı karşıya kalan Türkiye’yi İran’la da savaş hattına getirecektir. Aynı anda Yunanistan Amerika’nın emriyle Ege’de Türkiye’yi sıkıştırma gayesindedir. Ve yine aynı anda Balkanlar, Kosova ve Sırbistan bir kıvılcım bekler vaziyette tutulmaktadır.

Batılı güçlerin satranç hamlelerini dikkatle izleyen Rusya ve Çin, açılan tuzaklara düşerler mi 2023’de göreceğiz.

Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Almanya, İngiltere, Fransa’nın kana boğduğu Suriye, ‘surlar ülkesi’ olmanın hakkını vermiş ve ayakta kalmıştır.

11 yılın sonunda yapılan Moskova görüşmesi hayati önemdedir. Her iki ülke istihbaratları zaten temastaydı ama şimdi Rus, Suriye ve Türkiye savunma bakanları masaya oturdu. Fazla vakit geçmeden en üst düzey görüşme sağlanırsa Türkiye’yi saran ateş çemberinin güney tarafı güvenli bölge haline gelecektir. PKK-YPG terörü ve İdlip’teki eli kanlı örgütler, Beyaz Baretler gibi İngiliz istihbaratının maşaları bölgeden temizlenebilecektir; ayrıca kanayan yara sığınmacılar sorununu çözmek için işe başlanabilecektir.

Gelelim Türkiye’ye…

2022’ye veda ederken Türkiye’de seçim rüzgârları esmektedir.

Millet iktidar ve muhalefet arasındaki çekişmeyi izleyemeyecek kadar aç biilaçtır. Sağlıklı beslenmek, barınmak, ısınmak, temizlenmek, eğitim, seyahat, spor, kültürel faaliyetler milletin yüzde 99’u için lükstür.

Tek adam sistemi vardır. Buna karşı çıkan muhalefetin de yeni anayasa teklifi ise yarı başkanlık sistemidir. Yani Türk milleti yine ölümle sıtma arasında kalmıştır.

Yani, muhalefetin yeni anayasa teklifinde yer alan yarı başkanlık sisteminde Cumhurbaşkanı parlamento tarafından seçilemeyecektir. Halk tarafından seçilecek bir Cumhurbaşkanı olacak ama yürütme yetkisi olan bir Cumhurbaşkanı olacaktır. Aynı zamanda parlamentonun da yürütme yetkisi olacağından siyasi kaos kaçınılmaz olacaktır.

Devamlı soruyorsunuz: “Kime oy verelim?” sorusu en popüler soru ve buna cevabımızı 20 yıldır tam olarak anlatabildiğimiz söylenemez! Yine de bir cevap vermiş olmak için şunları söyleyebilirim:

İktidara talip olanlara halkın belli kriterlerle yaklaşması gerekir:

Birincisi; en başta adayların özelleştirmelerle ilgili görüşleri ve geçmiş icraatları en önemlisidir. Çünkü açsak, yoksulsak, işsizsek nedeni özelleştirmelerdir.
İkincisi; NATO, Avrupa Birliği gibi şer odaklarına ve PKK destekçilerine sizi yönetecek adayların nasıl baktığı iyi bilinmelidir.
Üçüncüsü; adayların milli ekonomi, milli eğitim, milli savunma konusunda ne düşündüğü bilinmelidir. Masonik tarikatlar dahil her türlü tekke zaviye, tarikatlar konusunda ne yapmayı düşünüyorlar bunun bilinmesi gerekir. Ücretsiz eğitim ve sağlık politikaları var mıdır? Milli bir tarım politikası konusunda çalışmaları nelerdir? Kültürel bağımsızlık, zihin denetimi gibi alanlarda ne gibi önlemler düşünmektedirler?

Dünyanın içinde olduğu bu kaosta vatanseverler duygusal değil bilimsel hamleler planlamalıdır ve karşılarına çıkan politik aktörleri sorgulama konusunda yeteneklerini geliştirmelidirler.

2022’nin son günlerinde kafamıza balyoz gibi inen haberlerden bir dizi haber var. Bu haberlerden biri, tarikatlar tarafından 6 yaşında evlendirilmiş bir çocuğun durumudur! Ve bunu savunan onlarca sapık sosyal medyada boy göstermektedir. Bu konuda organize tepki göstermek çok önemlidir. Belli oranda bir tepki bile sonuç alınmasını sağlamıştır.

İkinci çok sarsıcı haber, Vural Avar paşa gibi 85 yaşında bilinci bulanık, kaburgaları kırık bir insanın hapishane koşullarında tutulması için rapor veren doktorların varlığıdır. Vural Paşa bir hapishane köşesinde vefat etmiştir. Ama onun gibi suçu belirsiz yaşlı ve çok hasta insanlar hala hapishanededir. Bu konuda gür bir ses çıkarma konusunda çalışmak gerekmektedir. Dilsiz şeytan olmayalım!

Kendi insanlarımıza, çocuklarımıza, gençlerimize sahip çıkabildiğimiz bir yıl olsun 2023!

Ve birkaç dilekle daha sonlandıralım bu yılın son yayınını…

Güç sahiplerinin ve akrabalarının veya onlar aracılığıyla yabancılara peşkeş çekilen arsa, arazi, orman ve maden alanları, sulak araziler, limanlar millete geri verilmelidir.

Bu soygun bitmelidir!

2023 bu mücadelenin yılı olsun!

“Yüksek motor hacimli araç kullanmayın” diyenler bizim paramızla en lüks makam araçları alırken, halka enerji tasarrufu için kum saatiyle duş yapılmasını önerebilmişlerdir. Halkın nasıl yaşadığından ne yiyip ne içtiğinden haberi olmayanlara durum yüksek sesle anlatılmalıdır.

İktidarda oturanlar, vatandaşın kilo ile alışverişi unuttuğunu, taneyle sebze, gramla şeker zeytinyağı, kaşıkla margarin aldığını; pazarlardan çürük meyve topladığını bilmek zorundalar!

Çocuklarını besleyemeyen, onları okula ve hastaneye götüremeyen aileler olduğunu bilmek zorundalar. İktidarlarını kafalarına geçirecek olan, bu durumdur!

Halkın gündemi işsizlik ve yoksulluktur…

Bunun sebebi de özelleştirmeler, iktidarların Batılı bankerlerin emriyle yok ettikleri milli sanayidir.

Özelleştirme dalgasını başlatan zevat milletin yoksulluğundan sorumludur.

Ekonomide devlet planlamasını, karma ekonomiyi anti demokratik görenler fukaralığımızın sorumlusudur.

Türk milleti nefes almak istiyorsa özelleştirme sevicilerden uzak durmalıdır. Liberalizm ve küreselleşme muhiplerinden uzak durmalıdır. Dünya kaostadır, küreselleşme iflastadır.

Planlı ekonomiden bahsedenlere kulak veriniz!

Hepimize nefes alabileceğimiz bir yıl diliyorum.

Cumhuriyetin 100. yılı hepimize ışık olsun!

2023, aklı ve bilimi öne koyduğumuz bir yıl olsun.

Banu AVAR
31 Aralık 2022

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz