Banu Avar'la Yorum - Podcast

#55 – Peker ve Diğerleri – “Her şey değişti ama hiçbir şey değişmedi”

Yazar

31 Mayıs 2021

12892

Mayıs ayının büyük kısmını Sedat Peker videoları muhabbetiyle geçirdik. Peker haziranda da milleti oyalayacak gibi. Bu videolarda çoğumuzun yıllardır bildiği şeyler ortaya döküldü. Herkes konuştu, şaşıranlar oldu, şaşırmış gibi yapanlar oldu. Sedat Peker videoların muhalefete olan açlığın simgesi oldu. Videoların izlenme rekorları kırması, yaşı müsait olanları 25 yıl geriye götürüyor. 80’lerin sonunda birinci ve ikinci MİT raporlarını hatırlıyorum. Günlerce gazetelere yapışmıştık…

Genç arkadaşlar için küçük bir özet yapmaya çalışacağım.

Bahsi geçen Miyase İlknur, Zehra Özdilek ve Tuğba Özer’in hazırladığı Kirli Üçgen: Siyaset Mafya Ticaret yazı dizisi için tıklayın.

Bölüm Tam Metni

Mayıs ayının büyük kısmını Peker videoları muhabbetiyle geçirdik Peker haziranda da milleti oyalayacak gibi. Bu videolarda Çoğumuzun yıllardır bildiği şeyler ortaya döküldü. herkes konuştu, şaşıranlar oldu, şaşırmış gibi yapanlar oldu; Sedat Peker videoları muhalefete olan açlığın simgesi oldu.

Videoların izlenme rekorları kırması, yaşı müsait olanları 25 yıl geriye götürüyor. 80’lerin sonunda birinci ve ikinci MİT raporlarını hatırlıyorum. Günlerce gazetelere yapışmıştık. Ülkücü mafya, polis şefleri, siyasi aktörler hepsi sarmaş dolaştı. 90’larda artık özel kanallar vardı mafya-siyaset-ticaret bermuda üçgenine medya da katılmıştı. Bugün adı geçen aktörlerin çoğu o günlerde de esas oğlandı. Mafyada devamlılık esastı!

Genç arkadaşlar için küçük bir özet yapmaya çalışacağım. Bakın; mesele ganimet paylaşımı! İktidar içinde rolleri paylaşmış olan farklı çevreler paylaşımda sorun yaşıyor. O zaman da canı yanan kirli çamaşırları ortaya döküyor; olay bu!

25 yıl önce Susurluk’ta bir kaza yaşandı. 3 kasım 1996’da Susurluk’ta Bir Mercedes bir kamyonla çarpıştı. Siyaset, mafya, emniyet sarmalı ortalığa saçıldı. O yıllarda Mehmet Ağar İçişleri Bakanıydı.

Geçen haftadan beri Cumhuriyet gazetesinde Miyase İlknur / Zehra Özdilek / Tuğba Özer’in hazırladığı yazı dizisi Kirli Üçgen‘i tüm genç arkadaşların okumasını tavsiye ederim. Orada 1980’li yılları anlatan bir paragraf var; durumun özeti:
“Siyaseten bakanlığa gelmiş bir isim, onun altında gümrük kapılarına kaçakçıların isteğiyle atanmış müdürler, bu müdürlerin atanması için milyonlarca döviz rüşveti siyasetçi ve bürokrasiye ödeyen uyuşturucu kaçakçıları, kaçakçılarla siyasetçiler arasında bu ilişkiyi kuran kamuoyunda saygın iş insanları ve uyuşturucu kaçakçısı hakkında Onu koruyun! Diye sıkıyönetim başkanlığına resmi yazıyla başvuran MİT.”

Durum o gün de bugün de böyle!!!

71 ve 80 darbeleri sonrasında babalar operasyonları yapılmıştı. Her iki operasyonda da Mehmet Eymür görev başındaydı. Ziya Kalkavan, Kürt İdris, Dündar Kılıç, Arap Nasri gibi isimler gözaltına alınmıştı. Ardından Uyuşturucu ve silah kaçakçılarına sıra gelmişti. Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracıydı. Mataracı’ya rüşvet karşılığında gümrüklere atamalar yapan mafya babaları Abuzer Uğurlu ve adamlarıydı. Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracı’ya gümrük kapılarında yapılacak tayinlerle ilgili listeleri onlar hazırlıyordu. Listeleri bakana ileten isim Urcan Balık Lokantası sahibi Uğurcan Elmas’tı. Bakan Mataracı’ya ödemeyi yapan ise Müteahhit Şaban Eyüboğlu’ydu. Bu isimler aynı zamanda uyuşturucu trafiği ile de meşguldü. 21 Aralık 1980 tarihinde 1450 kilo uyuşturucuyu Hollanda’ya sokarken yakalanan Süleyman Necati Topuz, malın asıl sahibinin Uğurcan Elmas ve Abuzer Uğurlu olduğunu söyleyivermişti.

Siyaset bilimi mafyokrasi diyor ya… Özetle bugün şaşıp kalanların çoğu 70’lerden bu yana semirtilip büyütülen mafyanın farkında! 70’lerden beri en önde gelen iş adamları, bürokratlar, mafya ilişkileri gayet ortada!

Türk mafyası Avrupa’nın en önde gelen mafya gruplarından biri. Uyuşturucu ile besleniyor ve yaklaşık 5 milyar dolar gibi bir parayı cepliyor. Türkiye’den geçen uyuşturucu trafiğinin hacmi 70-80 milyar dolara ulaşıyor. Yani Paylaşım son derece önemli! Para bu boyutta olunca hükümetlerle iç içe geçmiş mafya, tarikat, aşiret, medya ilişkileri belli aralarla ortalığa saçılmakta! Artık mafya gruplarıyla iktidar alenen hesaplaşıyor. Hukuk zaten guguk oldu. Pudra şekerciler alemin kralı…

Zaman zaman güç kavgaları olunca birileri harcanıyor. Bu kez harcanan Peker oldu ki bağırıyor. “Suriye’de Türkmen kardeşlerimize tırlarca yardım yolladım ama meğer SADAT adlı Cumhurbaşkanlığına bağlı örgüt, El Nusra’ya yolladığı silahları bizim TIRlara katmış.” diyor. Paraların nerelerde toplandığını, ödemelerin kimlere yapıldığını ifşa ediyor. Son videoyu Tayyip abisine tatlı sert tehditle bitiriyor. Önümüzdeki günlerde nasıl tanıştığımızı açıklayacağım diyor.

Geçen yıldan kalan Bodrum Yalıkavak Marinasındaki fotoğrafa bir daha bakın. Mafyanın devamlılığı ve kurumsallaşmasının fotoğrafı o. Abdullah Çatlı’nın rolünü Alaattin Çakıcı üstlenmiş Bahçeli’nin cezaevinden çıkardığı Çakıcı… Korkut Eken Susurluk ile bugün arasındaki sürekliliğin aynası. Fotoğraftakilerin tümü, Özel Harekat yapılanmasının adamları.

Bu fotoğraf nasıl değişir? 30 yıl önce İtalya’da temiz eller operasyonunu yürüten savcı Di Pietro BBC’ye “Her şey değişti ama hiçbir şey değişmedi.” demişti. İtalya’da masonlar, Vatikan, mafya, faşist parti iç içe geçmişti ve Amerika’yla sıkı ilişkiler içindeydi. Dünyanın bir çok yerinde mafya siyaset birlikteliğini en açık seçik göreceğiniz yerler vergi cennetleridir.

Hep hatırlatırım; Attila Abi derdi “yeşili takip edin” diye. Tüm dünyada ve tabii Türkiye’de de kapitalizmin lağım kokuları etrafı sarıyor ve olan bize sıradan vatandaşa oluyor. Buna ne kadar daha göz yumacağız; bu da bize bağlı.