#38 – 18 Mart ve Milli Ruh

0
526

İlk paylaşım savaşı… 1914 kasım ayında Çanakkale’ye dayanmış İngiliz Fransız donanması… Osmanlı Almanya’yla aynı kanatta. Alman komutanlar Osmanlı ordusunda. Çanakkale cephesi komutanı Alman Liman Von Sanders Paşa! 18 Martta 16 gemilik düşman filosu Boğazda ilerlemeye başlıyor.. Küçücük bir mayın gemisinin marifetiyle döşenen mayınlara çarpan üç düşman gemisi batıyor.. Top ateşi ile üç gemi daha haklanıyor. Ve düşman çekiliyor… Tüm bunlar 7-8 saat içinde oluyor. Çanakkale geçilemiyor… Yarbay Mustafa Kemal, tarihe ‘mucize’ olarak geçecek bir savunmaya imza attı. 33 yaşındaydı. Kendi kararlarıyla savaştı. MİLLİ ruh onun yanındaydı.

8,5 ay boyunca bir gün bile dinlenmeden hem dışardan hem içerden kuşatılmış bir ülkeye ZAFERİ tattırdı. Yedi düvelin ‘Mucize’ diye adlandırdığı şey aslında MİLLİ RUHTU! Mustafa Kemal o ruhu şöyle anlatmıştı: ‘Karşı siperler arasında mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak… ki muhakkak. Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmamacasına tümüyle düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir tereddüt bile göstermiyor. Okuma bilenler ellerinde Kuranı Kerim cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şehadet çekerek yürüyorlar. Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur!’

Bölüm Tam Metni

İlk paylaşım savaşı… 1914 Kasım ayında Çanakkale’ye dayanmış İngiliz Fransız donanması…
Osmanlı Almanya’yla aynı kanatta… Alman komutanlar Osmanlı ordusunda.
Çanakkale cephesi komutanı Alman Liman Von Sanders Paşa!

18 Mart’ta 16 gemilik düşman filosu Boğaz’da ilerlemeye başlıyor. Küçücük bir mayın gemisinin marifetiyle döşenen mayınlara çarpan üç düşman gemisi batıyor. Top ateşi ile üç gemi  daha haklanıyor. Ve düşman çekiliyor. Tüm bunlar 7-8 saat içinde oluyor. 

Çanakkale geçilemiyor!

Atatürk’ün çok ünlü bir sözü var hatırlayacaksınız: “Er olarak da olsa Çanakkale’de olmalıyım!” demiştir. O zaman Sofya Askeri Ataşesi’dir. Çanakkale Savaşı başladığı gün, Yarbay Mustafa Kemal, Başkomutanlığa cephede görev almak istediğini  iletmiştir.

20 Ocak 1915’te 19.Tümen Komutanlığına atanmıştır. Ve Çanakkale Kara savaşlarında Türkiye’nin kaderi değişmiştir!

Osmanlı Ordusunun komutası Alman bir ‘Paşa’da… Müttefik Almanya’nın planı çok  başka!

Neydi Almanya’nın planı? Yarım milyonluk düşman kuvvetleri Çanakkale’de oyalanacak, Almanya böylece  zaman kazanacaktı. İşte bu nedenle Osmanlı Ordusuna komuta eden Alman komutanlar, düşmanı Çanakkale kıyılarında ya da denizde tasfiye etmektense karaya çeken planlar yapmışlardı. Yarbay Mustafa Kemal Paşa ‘Arıburnu Raporu’nda;  Alman komutanın sahilin müdafaası fikrine olumlu bakmadığını yazmıştı.

Karada savaşma  kararı Osmanlı kurmaylarının değil, Berlin’in kararıydı. Türkiye’deki Alman ‘müttefiklerin’ görevi Türkiye’yi derhal savaşa sokmak ve Türk cephelerine olabildiğince çok İngiliz ve Rus kuvveti çekmekti… 

Atatürk 1918’de “Benim Kanaatime göre düşman, çıkarma girişiminde bulunursa iki noktadan çıkardı. Biri Seddülbahir ve Kabatepe”

 Yapacağı iş kafasında netti: Düşmanı karaya çıkartmadan, bu, sahil bölgeleri savunulacaktı…

Boğaz Muharebesi’nde bu planı uygulamış ve başarmıştı. Seddülbahir’e düşman çıkartma yaparken, Alman ‘paşa’ Saros’a gitti, Yarbay Mustafa Kemal artık yalnızdı. Kendi inisiyatifiyle kıyı savaşına girişti. Kurduğu savunma düzenine göre düşmanı karaya çıkarmayacaktı.  Ve öyle de oldu!

Çanakkale cephesi komutanı Alman ‘paşa’ , savaş boyunca düşmanı karaya çekme planı uygularken Mustafa Kemal Paşa tam tersini yapmıştı.

İsmet Görgülü Çanakkale kitabında diyor ki: ‘Kıyı savunması yapılsaydı İngiliz ve Fransızlar karaya çıkamazlardı. Karaya çıkamayınca Çanakkale cephesi açılmazdı. 500 bin İngiliz, Fransız askeri buraya bağlanamazdı… Dolayısıyla Alman niyeti gerçekleşemezdi. Ve Çanakkale ilk günde biterdi!’

Bitmedi… 57 bin şehidin sebebi YABANCI komutanların savaş düzeneğiydi! Bir devlet kendi savunmasını Batılı komutanlara teslim ederse bu kaçınılmazdı. Bugün de tam da bu nedenle NATO gibi bir örgütün içinde yer alarak kendimizi koruyacağımızı zannedenler büyük yanılgı içindeler…

Alman komutanların planları yüzünden büyük kayıplar verildi. Allahtan yabancı komutanları dinlemeyecek güçte bir yarbay vardı… Burnunun dikine giden bu Yarbay,  Yarbay Mustafa Kemal  tarihe ‘mucize’ olarak geçecek bir savunmaya imza attı. 33 yaşındaydı. Kendi kararlarıyla savaştı. MİLLİ ruh onun yanındaydı… 8,5 ay boyunca bir gün bile dinlenmeden hem dışarıdan hem içerden kuşatılmış bir ülkeye ZAFERİ tattırdı. Yedi düvelin ‘Mucize’ diye adlandırdığı şey aslında MİLLİ RUHTU!

Mustafa kemal o ruhu şöyle anlatmıştı:

“Karşı siperler arasında mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak… Ki muhakkak! Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmamacasına tümüyle düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor… Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir tereddüt bile göstermiyor. Okuma bilenler ellerinde Kuran-ı Kerim cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelimeyi şahadet çekerek yürüyorlar. Çanakkale Muharebesi’ni kazandıran bu yüksek ruhtur!”

Yabancılardan medet umulmasa ve Osmanlı, Alman subaylarına komutayı teslim etmeyip Türk subaylarına güvenseydi 250 bine çıkan zayiat olmayacak, ordu kırılmayacak, İsmet Görgülü’nün dediği gibi Çanakkale 1 günde düşmanı kovalayacaktı…

Mustafa Kemal ve Mehmetçik sonunda büyük TÜRK zaferine imza attı. Tüm dünyayı bu zaferi kabule zorladı. Savaş meydanında zafer kazanıldı ama düşman durmadı… Çanakkale’de savaş sürerken, doğuda Ermeni- Kürt çeteleri, batıda Rum çeteleri, İngiliz ve Fransız destekli İslam krallığı heveslileri vardı!

Çanakkale zaferinden 3 yıl sonra İstanbul işgale uğrayacaktı… Ve Çanakkale’den aldığı güçle bu millet tarihe bir KURTULUŞ destanı yazacaktı.

Batının emperyalist planları Asya’nın kilidini kırma umutları paramparçaydı. Türk ruhunu kırmadıkça hedefe ulaşılmayacaktı… Çünkü Türk, silahla değil ruhuyla savaşmıştı. Öyleyse o RUHU çökertmek şarttı… İşte 90 yıldır bunu başarmaya çalışıyorlar. Biraz yol aldılar… İçerde adamları var. Dışarıya bağlı iplerle yönetiliyor kuklalar…

Ama son an geldiğinde bir kez daha şaşıracaklar! Çünkü bu milletin kanında Çanakkale var. Yüce ruhlu bu milletin fertleri, kendi varlığını tasfiye etmek isteyen ‘müttefik’ güçlere, Batılı çetelere, NATO’ya, CIA’ye ve içerdeki işbirlikçilerine karşı kendini korumalılar!

Banu AVAR

18 Mart 2021

Önceki İçerik#37 – 101 Yıl Önce Bugün İstanbul İşgal Edildi!
Sonraki İçerik#39 – Onu Kaybedeli 2 Yıl Oldu
2009’da Avrasya TV'de DÜNYA DÜZENİ adlı haber programını yaptı. 2004-2008 arasında TRT'de ‘SINIRLAR ARASINDA’ Haber Belgesel Programının yapımcısıydı. Londra City University televizyon bölümünde yüksek lisans yapan ve BBC TV Belgesel kurslarını bitiren Banu Avar BBC Türkçe bölümünde yapımcı ve sunucu olarak çalışmış, TRT’nin Londra muhabirliğini üstlenmiş; Günaydın, Vatan, Dünya, Politika gibi gazetelerde muhabir olarak çalışmış ve birçok dizi yazıya imza atmıştır. TRT 1 ve TRT 2’de yapımcılığını, yönetmenliğini ve sunuculuğunu üstlendiği "Mozaik" ve "Kaleideskop" programları yayınlanmıştır. "32. Gün" programının ilk yıllarında programın Londra muhabirliğini yapmış ve Kıbrıs, Demirkırat gibi belgesellerde yapımcı, araştırmacı olarak görev almıştır. BEN SEZAR (‘I, Ceasar’), KIRIM SAVAŞI (‘Crimean War’), BÜYÜK OYUN ‘The Great Game’ ve TRUVA ‘Troy’ gibi BBC ve Discovery Channel belgesellerinin künyesinde Türkiye prodüktörü olarak yer almıştır. 1999’da TV8’in belgesel bölümünü kurmuş, 2004’e kadar 30’dan fazla belgesele imza atmıştır. 2004 yılında -Attila İlhan ve Erol Manisalı ile birlikte- işine son verilmiştir. Denizciler, Bir Zamanlar Kıbrıs’da, Artık BİZ DE varız!, Devlerin Savaş Alanı Afganistan, Türkiye Sevdalıları gibi belgesellerden OHRİ, GÜZEL OHRİ Makedonca’ya çevrilmiş ve Makedon Ulusal TV Kanalında bir çok kez gösterime girmiştir; Rıza oğlu Haydar ALİYEV belgeseli ise Azerbaycan Devlet Kanalında defalarca yayınlanmıştır. 2004 yılında yapımına başladığı; Balkanlar, Kafkasya, Orta Doğu, Orta Asya, Çin, Hindistan, Güney Amerika ve Avrupa’dan dosyalarla 82 ülkeden konuların yer aldığı Sınırlar Arasında belgeseli 2008 mayıs ayında ABD, İsrail, Gürcistan, İsveç Büyükelçilerinin şikayetleri sonucu yayından kaldırıldı.. Bu gerekçe TRT üst yönetimi tarafından beyan edilmiştir! Avar daha sonra, 2009 Şubat - Haziran arasında AVRASYA TV (ART)'de "DÜNYA DÜZENİ" adlı haber programını yaptı. Banu Avar, 2004-2008 yılları arasında 40'dan fazla kurumdan çeşitli ödüller ve plaketler almıştır. 8 kitabı bulunmaktadır: Sınırlar Arasında (2006) Avrasyalı Olmak (2007) Hangi Avrupa (2007) ‘Böl ve Yut!’ (2008) Hangi Dünya Düzeni (2009) Kaçın Demokrasi Geliyor (2010) Gün O Gündür (2012) Zemberek (2016)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz