En başa Attila İlhan’ın özetlediği üç büyük eylemi koyalım:
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün iç içe üç büyük eylemi vardır:
- Emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı
- Padişaha karşı Demokratik Devrim
- Toplumu ümmet aşamasından millet aşamasına geçirmek
O’nun “ihtilalci” ve “inkılabçı” eş zamanlı harekatını en iyi anlatan Attila İlhan’dır. O nedenle Hangi Atatürk kitabından küçük bir derlemeyi 2018 yılının 10 kasımında gençlere sunmak istedim.
O’nun yanındaki “Milli mücadele Kadrosu’nun çoğu, O’nun, Saray’a karşı “ihtilalci”; toplumu dönüştürürken ise “inkılapçı”” adımlarını takip edememişlerdir. Onlara göre “Padişah def edilecek ve düzen devam edecek”tir.
1919 Aralık ayında “Kuvvayı Milliyenin amil, milli iradenin ise hakim” olacağını söylediğinde, bireysel ve teokratik bir iktidara karşı, ulusal ve demokratik bir devrimden söz ediyordu.
Bu devrim, meşruluğunu var olan iktidarın yasa ve fermanlarından değil, TARİHTEN ve HALKTAN alıyordu. Mustafa Kemal ATATÜRK için eylemin meşruluğu demek, HALK TARAFINDAN ONAYLANMIŞ olması demekti. Kongreler, Büyük Millet Meclisi işte bu nedenleydi.
“HALK TARAFINDAN” diyordu, “ÇIKAR GRUPLARI” tarafından değil.
Atatürk 600 yıl sonra gelen değişimin yöntemi hakkında da şunları söylemişti:
“Egemenlik ve saltanat, hiç kimse tarafından hiç kimseye görüşülüp tartışılarak verilmez. Egemenlik güçle kuvvetle zorla alınır. Bu bir olup bittidir. Osmanoğulları zorla Türk ulusunun egemenliğine ve saltanatına el koymuşlardı. Bu tasallutlarını 600 yıl sürdürdüler. Şimdi Türk ulusu egemenliğini kendi eline bilfiil alıyor.”
O’nun kafasında “imtiyazsız, sınıfsız bir Türk toplumu” vardı. Babadan oğula padişahlık devredilmeyen, Galata bankerleri tarafından sömürülmeyen, köylünün emekçinin baştacı olduğu bir toplum.
Toplumsal sınıfların tam anlamıyla oluşmadıkları bir toplumda, milleti “halk’ kavramı içinde düşünmüştü. Emperyalizme karşı ulusal kurtuluş cephesi ile SİYASAL BAĞIMSIZLIK kazanılmış; ardından ulusal emek cephesiyle de EKONOMİK BAĞIMSIZLIK savaşına girişilmişti. Programını İzmir İktisat Kongresi’nde şu sözlerle anlatıyordu:
“Program, bütün halk için bir EMEK MİSAK-I MİLLİSİ’dir. Ve böyle bir Emek Misak-ı millisi etrafında toplanarak oluşacak siyasal şekil, alelade bir parti niteliğinde değildir.”
Bam teli budur. Attila İlhan bu cümleyi şöyle açıklamıştır:
“Her türlü halkın toplanacağı “Ulusal Emek Cephesi’ alelade bir parti değildir. Karşıtlıkları aşırı keskinleşmemiş toplumsal sınıfların, emperyalizmle savaş halindeki bir ülkede, birleşecekleri ORTAK BİR CEPHEDİR.”
Bu nasıl bir ileri düşüncedir. Böylesi düşünceler, bu sözlerden yarım asır sonra tüm dünyada konuşulmaya başlanmıştır.
2018 10 Kasım’ı… O’nu kaybedeli 80 yıl oldu! Dünya 3. bir paylaşım savaşının içinden geçiyor. Ve tıpkı ilk paylaşımda olduğu gibi ateş çemberi üzerimize doğru daralıyor!
Tam da bugünlerde O’nun durum değerlendirmesi ve adımlarının dikkatle incelenmesi gerekiyor…
O zaman “yol’ bize gözükecek ve geniş platformların anlamı ve gerekliliğine göre harita çizilecektir.
“Azim ve kararlılık” kelimelerinin derinliğinin anlaşılması dileğiyle…
Ruhun şad olsun Gazi Paşam.
10 Kasım 2018