Öncelikle şu salgın meselesiyle ilgili bir raporu dikkatinize sunmak istiyorum, uzun zamandır medyada. Türk basınında da söz edildi, tam 10 yıl önce yazılmış bir rapor; Rockefeller Vakfıyla bağlantılı Global Business Network kuruluşunun yayınladığı 2010 RAPORU. Raporun adı: Uluslararası Kalkınma ve Geleceğin Teknolojisi Senaryoları. (Scenarios for the Future of Technology and International Development) (Rockefeller Foundation / Global Business Network) Rapora ulaşmak için:
bit.ly/3hmdbbX
Ne diyor bu raporda? Bir salgından bahsediyor. Çok sıkı hijyen ve güvenlik önlemleri alınacağından sözediliyor. Bir nevi Orwell 1984 anlatılıyor…
Bahsi geçen kitap:
The Pentagon’s New Map: War and Peace in the Twenty-First Century – amzn.to/3mUjBAb
***
Bölüm Tam Metni
Çoğumuz yaşamımızın en tuhaf yılını COVID-19 salgını nedeniyle yaşadık yaşıyoruz. Yıl özetinin bir kısmını COVID-19’a ve onunla gelen kontrol mekanizmalarına ayırıyorum. İkinci yarıda da Pentagon ve NATO’nun dünyaya yaydığı “savaşın sürekliliği ve kaos” stratejilerinden söz etmek istiyorum.
***
Öncelikle şu salgın meselesiyle ilgili bir raporu dikkatinize sunmak istiyorum. Uzun zamandır medyada. Türk basınında da söz edildi; tam 10 yıl önce yazılmış bir rapor… Rockefeller Vakfıyla bağlantılı Global Business Network kuruluşunun yayınladığı 2010 Raporu. Raporun adı: Uluslararası Kalkınma ve Geleceğin Teknolojisi Senaryoları (Scenarios fort he Future of Technology and İnternational Development – Rockefeller Foundation & Global Business Network) Rapora ulaşmanız için orijinalinin linkini açıklamaya koyacağım.
Ne diyor bu raporda? Bir salgından bahsediyor. Çok sıkı hijyen ve güvenlik önlemleri alınacağından söz ediliyor. Bir nevi Orwell 1984 anlatılıyor. Ülkelerin kendi bilgi teknolojilerini oluşturmasının mecburi olacağı söyleniyor. İnsanların uzun bir karantina süreci yaşayacağına değiniliyor
“Karantina altındaki” teknolojik yeniliklerin insan yaşamına müdahalesinin nasıl olabileceğinden söz ediliyor ulusal güvenlik ve sağlık konularına odaklanıyor. Vatandaşların kontrolü ve izlenmesi için geliştirilecek tekniklerden söz ediliyor. Mesela Manyetik Rezonans görüntüleme teknikleri anlatılıyor. Şöyle bir cümle gözüme çarptı mesela: “Garip davranışları olan kişiler Manyetik Rezonans Görüntüleme tekniği kullanılarak havaalanlarında veya diğer kamu alanlarında tespit edilebilir.”
Bir düşünün! Garip davranış kalıpları çuvalına kim bilir kimler sokuluverir?
Yine raporda bulaşıcı hastalık teşhisi bölümünde şu cümleler var: “Sağlık taramaları yaygınlaştırılır! tarama bir hastaneden veya hapishaneden serbest bırakılmanın bir önkoşulu haline gelir ve birçok hastalığın yayılmasını yavaşlatır.”
Raporun 18. Sayfasında “Lock Step” yani kilit altında tutma başlığı var. Amerika’da 11 Eylül olayı sonrası halka bu uygulanmış insanlar bir süre evlerinden çıkamamıştı. Raporda bu bölümde baskıcı bir yönetim ile vatandaşlar arasındaki ilişkiyi tanımlıyor. Garip olan bir başka detay metnin geçmiş zaman kipiyle yazılmış olması. Okuyorum:
“2012 yılında büyük bir salgın dünyayı sardı. 7 ay içinde 8 milyon insan öldü; dünya ekonomileri çöktü; tüm küresel dayanışma ağları turizm sektörü yok oldu. Hoşgörülü davranan ülkelerde salgın daha da hızla ölüm yaydı. Çin gibi bazı ülkelerde ise sert önlemler başarılı oldu. Çünkü Çin hükümeti karantinaya uymayan vatandaşlarını cezalandırdı infaz politikalarını devreye soktu. Otoriter rejimler daha iyi sonuç elde ettiler!”
Birileri “komplo” diye bağıradursun, Gazeteci Harry Vox 10 yıl öncesine ait bu raporun ciddiye alınması gerektiğini söylüyor:
- Rockefeller Vakfının 10 yıl önce böyle bir rapor yayınlatması ilginç.
- Dünyayı yöneten elitin her şeyi ve herkesi denetimde tutma amacına uygun olağanüstü hikayelere veren ama günümüzle örtüşen bir rapor.
Raporda ayrıca şu sözler de var:
“Salgın yok olsa bile insanların gözlenmesi devam edecek hatta giderek artacaktır. Bu gözleme salgın için de olabilir, teröre karşı da olabilir iklim kriziyle ilgili de olabilir yoksulluk için de olabilir.”
Yoksulluk ve gözetleme ilginç değil mi?
Gazeteci Vox, 1970 yılına ait Henry Kissinger Milli Güvenlik Memorandumu belgesinden de söz ediyor: 10 Kasım 1970 tarihli ve 200 numaralı bu belgede altı çizilen cümle şu: ” Dünya nüfusu haddini aşmıştır. “De-population” yani nüfusun azalması gereklidir. Nüfus kontrolü demiyor. Nüfusun azaltılması tamlaması kullanılıyor.
Şimdi birileri “bunlar hep komplo” diye bağırıyor ya bugün biz bu yaygaraya hakkını vermek istedik ve COVID-19 salgınıyla ilgili dikkatimizi çeken bazı yayınları size aktardık.
Çünkü 2020’e damga vuran olay COVID-19 idi.
Dikkatinizi çekmek istediğim ikinci konu Pentagon’un dünyayı kana boyama stratejileri ve 2020’deki durum.
Pentagon 2001 yılından bu yana Rumsfeld/Cebrowski stratejisini tüm dünyada uygulamaktadır. Kimdir bunlar: Ortadoğu’dan başlayarak dünyanın “yeniden şekillendirilmesi” planını tasarlayan Amiral Arthur Cebrowski ve patronu o dönem Savunma Bakanı Donald Rumsfeld.
Tüm dünyayı kana boğan stratejinin tüm detayları 2005 yılında kitaplaştırıldı. Kitabı Rumsfeld’in yardımcısı Thomas Barnett yazdı. Kitabın adı: The Pentagon’s New Map’dir. Pentagon’un yeni haritası ve 2006’da bizim basında da uzun süre yer alan Ortadoğu haritaları ile bu kitabın bazı parçaları yayınlanmıştır. Ralph Peters adlı albayın Kan sınırları adlı makalesi Silahlı Kuvvetler dergisinde yer almış ve genişletilmiş Ortadoğu’nun nasıl olacağı gösterilmiştir.
Plana göre beş devlet on dört oluşum halinde parçalanacaktır: Suriye ve Irak, Yemen, Libya ve Suudi Arabistan.
Daha sonra yayınlanan bir çok pentagon haritasında özellikle Suriye ve Irak içinde bir “Sünnistan” ve bir “Kürdistan”ın ana hatları gösterilmiştir. Pentagona göre, Sünnistan IŞİD tarafından, Kürdistan ise YPG tarafından kurulacaktır.
Pentagon’un Rumsfeld/Cebrowski stratejisinin özeti şudur: Genişletilmiş Ortadoğu’dan başlayarak dünyanın birçok bölgesindeki devlet yapıları “yapıcı kaos” çerçevesinde yıkılmalıdır. Artık yapıcı kaos ne demekse!
Bu, Georges Bush tarafından duyurulmuş, Barack Obama tarafından sürdürülmüş bir stratejidir Trump’ın asker çekme ve orta doğuda daha durağan davranma siyasetinden sonra Joe Biden ile bölgenin minik parçalara ayrılarak “bitmeyen savaş”larla kana boyanması dönemi hız kazanacaktır. Pentagon bu işleri “düşman” olarak lanse ettiği terör örgütlerini el altından silahlandırarak idare eder. Mesela Afganistan’da resmi olarak Taliban ile savaşır ancak Taleban’ı el altından silahlandıran da ta kendisidir! IŞİD mesela, Amerika’nın baş düşmanıdır. Ama Amerika’dan Suriye’ye gelen mühimmat ve yardım IŞID, YPG ve Nusra arasında paylaşılmıştır.
Pentagon’un hala Rumsfeld/Cebrowski stratejisi işte budur: “Büyük Orta Doğu”daki tüm devletleri ayağa kalkamaz halde tutmak ve sürekli savaştırmak!!! Bu stratejinin bu yıl 20. yılıydı. Bu 20 yılda Afganistan, Irak, Libya, Suriye, Yemen, kan denizinde yüzer oldular.
Dünyayı haraca kesenlerin örgütlerinden biri de Dış İlişkiler Konseyi Counsil of Foreign relations! Dır ” Onun başındaki adam Richard Haas’tır 2020 baharında Foreign Policy dergisinde yazdığı makale çok ilginçti.
“Salgın Tarihi Hızlandıracak” başlıklı makalesinde “İçinden geçtiğimiz dönem birçok ülkenin parçalandığı 1. Dünya savaşı sonrasına benzer bir dönem!” diyor. “Yakın gelecek uluslararası kargaşanın arttığı bir dönem olacak.” diye devam ediyor.
2021’de ve devamında tarih, doğal kaynaklara sahip birçok ülkenin birkaç parçaya ayrıldığına tanıklık edecek.
Hatırlayın:
İLK PETROL SAVAŞINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU DARMADAĞAN EDİLMİŞTİ.
İKİNCİSİNDE AVRUPA YENİDEN DÜZENLENDİ.
ÜÇÜNCÜ PAYLAŞIM 20 yıldır sürüyor ve devam edeceğe benziyor.
Banu hanım teşekkürler,
Daha önceki sesli yayınlarınızı yazılı olarak ta yayınlıyordunuz.
Sizin için zor omazsa devamını dilerim.
Başarılar
Merhaba Sabri Bey,
Bölümün tam metni bölüm sayfasına eklendi.
İlginiz için teşekkürler.
Gerçek bilgi gerçek ışıktır. Yanılmaz, aydınlatır, yol gösterir. Saygıdeğer Banu Avar, siz de yılmadan bu görevi yapıyorsunuz. Esenlik dileklerimle..