104 YIL ÖNCE BUGÜN
MUSTAFA KEMAL PAŞA ANKARA’YA GELDİ
2024’ün kapısındayız.
Geçmişi kısacık bir özetle hatırlayalım mı?
Sayısız faydası olabilir.
NUTUK’ta Mustafa Kemâl Atatürk ülkenin 1919’daki genel durumunu anlatırken şu noktaların altını çiziyor:
‘I. Dünya Savaşı’nda yenilmiş zedelenmiş şartları çok ağır bir ateşkes anlaşması imzalamış bir devlet.’
‘Millet yorgun ve çok fakir.’
‘Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı’na sürükleyenler kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa‘nın başkanlığındaki hükûmet âciz haysiyetsiz ve korkak… ‘Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta…’
İçerde İHANET ÇETELERİ son hızla örgütlenmekte… ‘İstanbul Rum Patrikhanesi’nde kurulan Mavri Mira Hey’eti illerde Rum çeteleri kuruyor ve gösteri toplantıları ve propagandalar yapıyor. ‘Ermeni Patriği Zazen Efendi de Mavri Mira Hey’eti ile birlikte çalışıyor.
Bugün içeriye sızan yabancı ajan ve sözüm ona bazı sığınmacılar da bu işlerle görevli.
O yıllarda Diyarbakır, Bitlis, Elâzığ illerinde İstanbul’dan idare edilen Kürt Teali Cemiyeti adlı bir cemiyet var. Amacı yabancı devletlerin himâyesi altında bir Kürt devleti kurmak.
Bugün de benzer amacı güden siyasi parti ve çeşitli ihanet örgütleri var.
Konya ve dolaylarında İstanbul’dan yönetilen Tealî-i İslâm Cemiyeti vardı. İslami yükseliş cemiyeti…
Bugün de ONLARCA tarikat DERNEK CEMİYET İHANET ÇEMBERİ İÇİNDE ve YİNE Batılı devletlerin emrinde hareket halindeler.
O YILLARDA İstanbul’da İngilizleri sevenler derneği de vardı. Üyeleri arasında Osmanlı Padişahı ve Halîfesi Vahdettin, Damat Ferit Paşa, Dahiliye Nâzırı Ali Kemal, Sait Molla bu derneğin üyesiydi.
İngiliz Muhipleri Cemiyeti, İNGİLİZ SEVİCİLER özellikle DİNCİLER ARASINDA PEK YAYGIN BUGÜN DE!
Ve Amerikan mandacılarını unutmayalım!
Aynı bugün OLDUĞU GİBİ AMERİKALILARA BÜYÜK BİR AŞKLA BAĞLI OLANLAR VARDI.
‘Milletin durumu’
Mustafa Kemâl Paşa Nutuk’da şöyle anlatıyordu:
“DURUMUN DEHŞET VE KORKUNÇLUĞU KARŞISINDA HER YERDE HER BÖLGEDE BİRTAKIM KİMSELER TARAFINDAN KURTULUŞ ÇARELERİ DÜŞÜNÜLMEYE BAŞLANMIŞTI. BU DÜŞÜNCE İLE YAPILAN TEŞEBBÜSLER BİRTAKIM KURULUŞLARI DOĞURDU…”
Mustafa Kemâl Paşa birtakım öncü aydınların bir araya geldiğini anlatıyordu.
Bir yandan halkın genel durumunu şöyle açıklıyordu: “Millet ve ordu Padişah ve Halife’nin hainliğinden haberdar olmadığı gibi o makama ve o makamda bulunanlara karşı asırların kökleştirdiği din ve gelenek bağları dolayısıyla içten gelerek boyun eğmekte ve sadıktılar.”
Bence bu cümleleri defalarca okunmalı çünkü durum birebir bugünle aynı.
Ayrıca çok önemli başka bir konu, diyordu ki ‘yapılan psikolojik operasyon sonucu, batılı Devletlere asla karşı gelinemeyeceği, biri ile bile başa çıkılamayacağı düşüncesi egemendi.’
Yani, Millet, Kurtuluş çareleri ararken, ‘Batılı devletlere bağımlı, Padişah ve Halife’ye sadık’ kalarak bu çareleri arıyordu.
‘Benim kararım…’
Mustafa Kemâl Paşa verili durumda kendi kararını şu sözlerle açıklamıştı:
“…Bu kararların dayandığı bütün deliller ve mantıklar çürüktü temelsizdi. Bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da milIî hâkimiyete dayanan kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak!”…
“Türk’ün haysiyeti gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir! O halde ya istiklâl ya ölüm!” demiştir.
O ‘ruh’ ve ‘kurtuluş’!
Atatürk 1919 yılında telgrafla tüm yurtta vatansever derneklerle irtibata geçer. Mayıs’ta Havza’da, Haziran’da Amasya’dadır. Erzurum ve Sivas kongreleri Türkiye Büyük Millet Meclisini doğuracaktır. Sürekli DİRENME çağrısı yapar ve toplumu gruplara ayıracak SİYASİ PARTİ OLUŞUMUNA KARŞI DURUR.
Müdafaayı hukuk dernekleri İLE İLERLER.
BU DERNEKLER kısa zamanda tüm yurda yayılır. Kendiliğinden kurulup gelişirler Miralay Mehmet Arif Bey durumu söyle özetler: “Vicdan ve hamiyet sahibi her insan, milli mücadeleye maddi manevi katılmayı namus borcu sayıyordu. Gençler, aksakallılar ve çok sayıda kadın mücadele İÇİNDEYDİ.”
Ve benim en heyecanlandığım cümleler şunlar!
HER KESİMDEN İNSAN FARKLILIKLARI BİR YANA BIRAKARAK BELLİ İLKELER ÇERÇEVESİNDE İL, İLÇE, KASABALARDA ÖRGÜTLENDİLER.
Atatürk bu örgütlerin kurulmasını “BİR ELEKTRİK ŞEBEKESİ GİBİ DEVREYE GİREN TARİHİN EMRİ!” olarak niteledi.
AMAN YARABBİM!
Şu anlatıma bakın, “elektrik şebekesi gibi devreye giren tarihin emri!”
Tüylerim diken diken…
ATATÜRK MÜDAFAA-İ HUKUK (HAKLARIN SAVUNULMASI) RUHUNDAN SÖZ ETMİŞTİR. BU RUHA MİLLİ VİCDAN demiştir ve onun oluşturduğu cepheye NAMUS CEPHESİ demiştir.
O ruh yerel ve bölgesel hareketi başlatmıştır. Dağınık birbirinden bağımsız eylemler ve örgütler Sivas’ta bir araya gelmişlerdir.
6 ay sonra 27 Aralık 1919’da Ankara’ya dönmüştür. Ertesi gün, Ziraat mektebinde Ankaralılara bir konuşma yapmıştır.
“BİR MİLLET KENDİ GÜCÜNE DAYANARAK VARLIĞINI VE BAĞIMSIZLIĞINI SAĞLAMAZSA ONUN BUNUN OYUNCAĞI OLMAKTAN KURTULAMAZ. BU NEDENLE MÜDAFAAYİ HUKUK CEMİYETİNDE KUVAYİ MİLLİYENİN ETKEN OLMASI VE MİLLİ İRADENİN HAKİMİYETİ KABUL EDİLMİŞTİR.”
“ÖRGÜTÜMÜZ, İŞE KÖYDEN, MAHALLEDEN MAHALLE, HALKINDAN YANİ BİREYDEN BAŞLAR. BİREYLER FİKİR SAHİBİ OLMADIKÇA, HAKLARININ BİLİNCİNE VARMADIKÇA, KİTLELER HERKES TARAFINDAN AYRI YÖNE ÇEKİLEBİLİR. BİREY KENDİNİ KURTARABİLMEK İÇİN KENDİ GELECEĞİYLE BİZZAT İLGİLENMELİDİR.”
“AŞAĞIDAN YUKARIYA TEMELDEN ÇATIYA YÜKSELEN ÖRGÜT SAĞLAM OLUR. ANCAK, İŞİN BAŞINDA ÖNCE YUKARIDAN AŞAĞI ÖRGÜTLENME ZORUNLULUĞU VARDIR.”
19 Mart 1920’de tüm valilik ve sancaklara ve kolordu komutanlıklarına bir telgraf çekti. ‘ULUSAL BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİNİ YÜRÜTMEK VE DENETLEMEK İÇİN ANKARA’DA OLAĞANÜSTÜ YETKİLİ BİR MECLİS TOPLANACAĞINI, HER SANCAKTAN 5 KİŞİNİN’ seçilmesi gerektiğini ilan etti.
Kimler mi bir araya gelmişti?
23 Nisan 1920’de meclis kuruldu. 24 Nisan’da Gazi Paşa Meclis başkanı oldu. Mecliste görünüm şuydu:
‘Milletvekilleri çok değişik çevrelerden gelen kişilerdi. Beyaz sarıklı, aksakallı, cübbeli, eli tespihli hocalar; üniformalı subaylar, aşiret beyleri, külahlı ağalar kavuklu çelebiler, Avrupa’dan eğitimden dönmüş batı kültürüyle yoğrulmuş nokta bıyıklı aydınlar kuvvayi milliye kalpaklı gençler bir aradaydı.
Birbirleriyle sert tartışmalara giriyor yumruklaşmalar hatta silah çekmeler vaki oluyordu.
Buna karşın ulusal haklar, halkın geleceği ve milli mücadele söz konusu olduğunda derhal birleşiyor, gözyaşları içinde kucaklaşıyorlardı.’
İkinci meclis 1923’te kuruldu. Meclisin kendini yenileme kararı aldığı gün millete şöyle seslendi:
“EFSANE İNSANLARLA BUGÜNE GELDİK. BU İNSANLARIN ANILARI TÜRK MİLLETİNİN KARANLIK, ENDİŞELİ ve BUNALIMLI GÜNLERİNDE BİRER UMUT VE HAYAT IŞIĞI OLARAK PARLAYACAKTIR. İLK MECLİS YÜZYILLAR SONRA DA GÖREV BAŞINDA OLACAKTIR. O, KUVVAYİ MİLLİYE RUHUNUN KENDİSİDİR. BU RUHA MUHTAÇ OLDUĞUNUZ HER ZAMAN ONU KARŞIMIZDA VE BAŞIMIZDA GÖRECEĞİZ!”
Görebiliyoruz değil mi?
Ben bu DERLEMEYİ 2012’de yazmış ve bu metinle 45 ilde konuşmalar yapmıştım. Belki bazılarınız bu konuşmaları hatırlar.
O zaman milli irade bildirisini 20 bin arkadaşla imzalamıştık. Belki henüz vakti gelmemiş bir çaba içindeydik, başarılı olamadık. Bu adımın en önemli özelliği partiler üstü bir örgütlenme olması, hiçbir parti ile ilişkili olmamasıydı.
Ama bu adım da Türk toplumsal hafızasında yerini aldı ve şimdi ve gelecekte inşa edilecek yeni örgütlenmelerde temeldeki bir tuğla olarak kayda geçti diye düşünüyorum.
2024 vatanseverlere mücadele gücü versin.
Bereketli olsun…
Sağlıklı kalın.
Banu AVAR, 30 Aralık 2023