Soykırım Yalanını İlk Kabul Eden, Damat Ferit Hükümetiydi / Banu AVAR

0
1194
2006 yılında Paris’de TRT için Fransa belgeseli hazırlıyordum.. 2007 Ermeni Yılı ilan edilmişti. Ermeni lobisinin önde gelenleriyle röportajlar yapıyordum..
Sarkozy İçişleri Bakanıydı.. Danışmanı ve Ermeni terör örgütü Asala’nın uzun yıllar boyu avukatı olan Patrik Deveciyan Ermeni Soykırımını İnkarı cezalandırma Yasasının mimarıydı.
Ropörtajda, Deveciyan’a “1915’te Türkiye bir savaşın ortasındaydı. İhanet çemberiyle sarılmıştı. Devlet kendini korumak için tehcir yapmak zorunda kaldı. Ancak 1990’da Hocalı’da, Kelbeşer’de, Fuzuli’de de birçok katliam gerçekleşti… Batı 1915’leri hiç unutmuyor ama yakın tarihi pek hatırlamıyor! Neden?” diye sormuştum..
Cevabı şöyleydi:. ‘ 1915’de Türkiye’de yaşayan bir azınlık, kararlılıkla, planlı bir şekilde ve tam bir uygulamayla, Türk otoriteleri tarafından yok edilmiştir.” Ve kendince altın vuruş yaparak konuşmasını tamamlamıştı:
“ZATEN BU SOYKIRIMI İLK KABUL EDEN DE O YILLARDA YİNE TÜRK YÖNETİCİLERİ OLMUŞTUR! FERİD PAŞA HÜKÛMETİ’NDEN SÖZ EDİYORUM!.”
Doğruydu… Yıl 1920! Damad Ferid Kabinesi, Batı’dan dayatılan tüm şartları kabul etmeyi ilke edinmişti .. Sevr anlaşması o yıl Saray ve ihanet çetesi tarafından imzalanmıştı.
22 Temmuz 1920’de Yıldız Sarayı’nda toplanan Saltanat Şurası’nda, Sevr’in maddeleri oylanırken, Damat Ferid şu sözleri ETMİŞTİ
“Paris’te imzalamamız istenen antlaşma, İstanbul’u ve küçük bir toprak parçasını bize bırakıyor. Antlaşmayı imzalarsak, iyi kötü bu kadar bir varlığımız olacak. İmzalamazsak dünya haritasından silinmekle tehdit ediliyoruz. Bu antlaşmanın imzasını oya sunuyorum. Susanlar ‘imzalayalım’ demiş sayılacaktır.”
SEVR böyle imzalanmıştı..
Kürt Şerif ve Bogos Nubar’lar!
Osmanlı hükümeti ‘Hepimiz Fransız’ız!’ diyen paşalarla doluydu…Osmanlı hazinesinde maaş alıyor aynı anda Fransız hükümetiyle bir Kürt ve bir Ermeni devleti için pazarlık yapıyorlardı..Düşman hem dışarda hem koynumuzdaydı! Kürt Şerif ve Bogos Nubar Paşa en ünlüleridir.
1920’de Anadolu, yedi düvelden gelen işgal ve saldırılara direnirken, Paris’te, galip devletler bir barış konferansı düzenlemişlerdi. Sadrazam Tevfik Paşa başkanlığında bir heyet Paris görüşmelerine gittiklerinde, Fransız Dışişleri Bakanının iki yanına kurulmuş, biri Kürt, diğeri Ermeni, iki Osmanlı paşası ile karşı karşıya gelmişti. Onlar çoktan Fransızlarla, bir Kürt ve bir Ermeni devleti kurma konusunda anlaşmışlar, anlaşmayı açıklamak için Sadrazamla, Paris’te yüzleşmeyi planlamışlardı…!
Paris Barış Konferansı’nda antlaşmaya varılan maddeler, Osmanlı heyeti tarafından Padişah Vahdettin’e iletildi. Galip devletler, sonuçtan emin, cevabı beklerken, Ankara’dan bir ses yükseldi.
Mustafa Kemâl, Batılı devletlere, Osmanlı heyeti’nin imzalayacağı hiçbir antlaşmaya uyulmayacağını, millet adına tek yetkili organın Ankara’da Büyük Millet Meclisi olduğunu bildirecekti! Anlıyor musunuz o sesten nefretin nedenini?
Aradan yıllar geçti.. Önce Amerika’nın sonra Avrupa’nın DELİ GÖMLEĞİNİ giyen yönetimler Türkiye’de ‘KÜÇÜK AMERİKAYIZ!’ ‘BİZ FRANSIZIZ!’ diye çığırıp durdular..
Ne Fransa Klikya rüyasından vazgeçti, ne ABD BIRAKTI, Büyük Ermenistan ve büyük Kürdistan hayalini…
2. paylaşım savaşından sonra yeniden işe koyuldular.. Ekonomi,k yardım, BM – Dünya Bankası-NATO üyeliği.. AB aday adaylığı.. Batının deli gömleğine böyle girildi.
Sevr’i canlandırmak!
1970’de Paris’te Sevr Antlaşması’nın 50. yıl dönümü toplantısı yapıldı! Toplantının adı, SEVR’İ CANLANDIRMA toplantısıydı… Fransa’da Sevr’in, yeniden yürürlüğe konulması gerektiğini savunanlar vardı…
1972’de Orgeneral Turgut Sunalp, yeni Sevr planlarıyla karşı karşıya olduğumuzu söyleyecekti:
“Ermeniler, Türk topraklarında kuracakları Ermenistan’ı, Doğu Anadolu’da mı yoksa Kilikya’da mı kuracaklarını tartışıyorlar… Bütün bu faaliyetler gözümüzün önüne bir Sevr haritası sermektedir.” demişti..
Türkiye, 1970’lerde Sovyet kredileriyle kurduğu, ağır sanayi tesisleriyle, bağımsız ekonomi yönünde adımlar atıyordu. 1974’de Kıbrıs’taki zulme “Dur!” diyor, Ada’ya asker çıkartıyordu… Türkiye, Batı için durdurulması zorunlu bir güç olup çıkmıştı.
Bu gücün bir an önce önü alınmalı, engellenmeliydi!
Kıbrıs çıkartmasından bir yıl sonra, Ermeni Asala örgütü kuruldu ve onlarca Türk diplomatı şehit edildi.… Asala, amacını ‘Sevr’de öngörüldüğü şekliyle bir Ermeni devletinin kurulması’ olarak açıklamıştı..
Türkiye’yi yönetenlerin sesi çıkmadı..
Asala, küresel oyunda yerini aldıktan birkaç yıl sonra, 1978’de PKK diye bir örgüt kurulacak ve bu örgüt de yine Sevr’de öngörülen Kürt Federe Devleti’nin kurulması amacıyla faaliyette bulunacaktı. Onbinlerce şehit verilecek ama Batının deli gömleğinde kalınacaktı..
Kıbrıs’ın cezası ASALA ile , GAP’ın ve sanayileşmenin cezası PKK ile verilecekti..
İçerden satın alınanlar ‘HEPİMİZ FRANSIZIZ! HEPİMİZ AMERİKAN HAYRANIYIZ! HEPİMİZ AVRUPALIYIZ! HEPİMİZ KÜRT VE ERMENİYİZ! VALLA BİLLA TÜRK DEĞİLİZ!’ diye çığıracaklardı!
Eee zaman TÜRKSÜZ DÜNYA zamanı… Zamana ayak uyduran uydurana! Damat Feritler, Bogos Nubarlar Kürt Şerifler Ali Kemallerin yeni versiyonları ortada! Bir avuçlar ama gürültülü tenekeleri fazla…
Ama unutmasınlar, o hengamenin ardından gelmişti, batının tüm hesaplarını bozan MİLLİ KUVVA!
Banu AVAR, 26 Ocak 2012
[email protected]
 
 
Önceki İçerikBir Uğur MUMCU Bin Uğur MUMCU… / Banu AVAR
Sonraki İçerikFransız Avukatın Konuşması TRT’de Sansürlenmişti! Nedeni: Fransa’nın Üzülmemesi!! / Banu AVAR
2009’da Avrasya TV'de DÜNYA DÜZENİ adlı haber programını yaptı. 2004-2008 arasında TRT'de ‘SINIRLAR ARASINDA’ Haber Belgesel Programının yapımcısıydı. Londra City University televizyon bölümünde yüksek lisans yapan ve BBC TV Belgesel kurslarını bitiren Banu Avar BBC Türkçe bölümünde yapımcı ve sunucu olarak çalışmış, TRT’nin Londra muhabirliğini üstlenmiş; Günaydın, Vatan, Dünya, Politika gibi gazetelerde muhabir olarak çalışmış ve birçok dizi yazıya imza atmıştır. TRT 1 ve TRT 2’de yapımcılığını, yönetmenliğini ve sunuculuğunu üstlendiği "Mozaik" ve "Kaleideskop" programları yayınlanmıştır. "32. Gün" programının ilk yıllarında programın Londra muhabirliğini yapmış ve Kıbrıs, Demirkırat gibi belgesellerde yapımcı, araştırmacı olarak görev almıştır. BEN SEZAR (‘I, Ceasar’), KIRIM SAVAŞI (‘Crimean War’), BÜYÜK OYUN ‘The Great Game’ ve TRUVA ‘Troy’ gibi BBC ve Discovery Channel belgesellerinin künyesinde Türkiye prodüktörü olarak yer almıştır. 1999’da TV8’in belgesel bölümünü kurmuş, 2004’e kadar 30’dan fazla belgesele imza atmıştır. 2004 yılında -Attila İlhan ve Erol Manisalı ile birlikte- işine son verilmiştir. Denizciler, Bir Zamanlar Kıbrıs’da, Artık BİZ DE varız!, Devlerin Savaş Alanı Afganistan, Türkiye Sevdalıları gibi belgesellerden OHRİ, GÜZEL OHRİ Makedonca’ya çevrilmiş ve Makedon Ulusal TV Kanalında bir çok kez gösterime girmiştir; Rıza oğlu Haydar ALİYEV belgeseli ise Azerbaycan Devlet Kanalında defalarca yayınlanmıştır. 2004 yılında yapımına başladığı; Balkanlar, Kafkasya, Orta Doğu, Orta Asya, Çin, Hindistan, Güney Amerika ve Avrupa’dan dosyalarla 82 ülkeden konuların yer aldığı Sınırlar Arasında belgeseli 2008 mayıs ayında ABD, İsrail, Gürcistan, İsveç Büyükelçilerinin şikayetleri sonucu yayından kaldırıldı.. Bu gerekçe TRT üst yönetimi tarafından beyan edilmiştir! Avar daha sonra, 2009 Şubat - Haziran arasında AVRASYA TV (ART)'de "DÜNYA DÜZENİ" adlı haber programını yaptı. Banu Avar, 2004-2008 yılları arasında 40'dan fazla kurumdan çeşitli ödüller ve plaketler almıştır. 8 kitabı bulunmaktadır: Sınırlar Arasında (2006) Avrasyalı Olmak (2007) Hangi Avrupa (2007) ‘Böl ve Yut!’ (2008) Hangi Dünya Düzeni (2009) Kaçın Demokrasi Geliyor (2010) Gün O Gündür (2012) Zemberek (2016)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz