Ekranlarda adeta ıkınan bir başbakan… Zor durumda, bir yandan Batı ‘Yürrü! İlk hedefin Suriye’ diyor, Batının desteğindeki ‘muhalif katiller’ ipin ucunu kaçırınca, aynı batı, ‘Türkiye yaptı! Katilleri o destekliyor!’ diye Türkiye’yi ortaya sürüyor….
Rusya’ya mesaj götürüyor, ‘ikaz’ alıyor…
Basın toplantısında, Esad çok adam öldürüyor deyip hangi komşu ülkede kaç bin Suriyeli mülteci var sıralarken, Suriye’de devlet adamları katlediliyor.
Ellerinde tüm medya organları, Katar’da film seti gibi hazırlanmış Halep, Şam meydanları, sahte Suriye ordu mensuplarının yalan itirafları tüm dünya haber ajanslarına servis ediliyor. Hergün bir yerde El kaide katliamı yapılıyor, ‘Ordu vurdu’ deniyor.. Humus’daki Hristiyanlar El kaide zoruyla göçettirildi ve tüm eşyalarına ve evlerine el konuldu. İtiraz eden canından oldu! Ama ‘Suriye rejimi suçlu’ydu!
Bu nasıl bir oyundur!
Libya bombalandı… Şıkır şıkır şehirleri paramparça oldu.. Eşkiyaya para silah bayrak verildi , üstüne bir de ‘demokrasi’ armağan edildi! Seçim bile yapıldı.. Libyalı kan ağlıyor, orası ayrı!
Suriye’ye Türkiye tebelleş edildi.. ‘Uluslararası camia’da konuşuladursun, tampon bölgeler çoktan oluştu.. Haçlıların NATO’nun katilleri Türkiye’nin Suriye sınır hattını işgal etti!
18 Temmuz günü Özgür Suriye Ordusu ve İslami Cihad, Şam’daki bomba olayını üstlendi. Deliller gösteriyor ki, suikast tarzı, tipik bir NATO operasyonu..
Global Research’den Fiona Cunningham son zamanlarda artan operasyonlara şu yorumu yapıyor:
- ‘Geçtiğimiz mart ve nisan başında, Suriye Ordusu katil çetelere karşı Humus ve kuzey kentlerinde önemli başarılar elde etmişti.
- Nisan ortalarında, Annan Barış Planı ilanından bu yana, Batı desteğindeki silahlı grupların askeri kapasitelerinde artış göründü ve saldırılar arttı.
- 1 Nisanda İstanbul’da yapılan ‘Suriye’nin Dostları’(!) toplantısında 100 milyon dolar silahlı çeteler için ayrıldı.. Ve son saldırının Batının üstün istihbarat ve koordinasyonunun bu çetelerin arkasında olduğu ortada. Suriye’deki silahlı grupların Türkiye ve Batı özel kuvvetlerinden destek aldığı ve Arap şeyhlerince finanse edildiğinden de artık kimsenin kuşkusu yok!’
2012 başından beri, Şam ve Halep’deki bombalamalar, 55 kişinin hayatını kaybettiği Askeri İstihbarat Merkezi önündeki bombalama olayı, El Kaide tarzı saldırıları hatırlatmaktaydı. Aynı tarz saldırıların Irak’da da Afganistan’da da Libya’da da onlarca örneği vardı. Bunlar tipik NATO operasyonlarıydı.
Cunningham, Nisan sonundan bu yana silahlı çetelerin askeri yetenekliliğinin büyük artış gösterdiğinin altını çiziyor ve gerek para gerek silah yardımlarının üst düzeye çıkarıldığına işaret ediyor.
Suriye ‘muhalefet’ sözcüsünün son açıklaması, bunun bir NATO örtülü operasyonu olduğunu operasyon için kullanılan isimle bile ispatlıyor: ‘Operation Damascus Volcano’ Şam yanardağı operasyonu!
Sözcü: ‘Esad’ı indirmek için dış desteğe sahibiz!’ diyor..
İsrail ziyaretinde Hillary Clinton: ‘Esad yenilecek!’ buyuruyor. “Güvenlik Konseyine baskı yapmayı sürdüreceğiz. Ruslara da baskı yapacağız. Belli bir zaman veremiyorum ama Suriye rejimi düşecek!’ diyebiliyor.
İngiltere Dışişleri Bakanı Hague, son saldırı sonrası verdiği demeçte Güvenlik Konseyi’ne yeni bir baskıdan sözediyor. ‘Durum hızla kötüye gidiyor. Güvenlik Konseyi tavrını gözden geçirmeli!’
Tüm bu olanların özeti bir bilgisayar oyunu gibi…
Bir ülkeyi işgâl oyunu oynanır… İşgâl güçleri doğrudan müdahaleyi göze alamıyorlarsa, sınırları tırtıklamaya başlarlar.. Canileri bulurlar, silahları verirler, figüranlara sınırları deldirirler.. Nokta operasyonlar yaparlar… Komşu ülke yönetimlerini kullanırlar.. Medyada sabah akşam hedef ülkeyi yerin dibine batırırlar. 16 ay önce sorunları olan ama kan ve gözyaşından uzak, huzuru olan bir ülke, ekranda kararır, üzerine bir çarpı atılır, yanında ‘DEMOKRASİ GELDİ’ yazılıdır..
Devlet başkanı yok edilir, yeni bir anayasa biçilir… Artık o ülkeyi küresel bankerler yönetecektir.. Acil bir seçim yapılır. Kimin kazanacağı baştan bellidir. Bu senaryo Suriye için de yazıldı… Ama 16 ay Suriye’nin direneceği onlara göre imkansızdı! Suriye halkı ‘İmkansız’ı başardıysa, hazır olsunlar, bu coğrafya da ‘‘mucize’ler hep vardı!