Bu konuştuğum yerde 1960’lı yıllarda haylazlık yapıyordum. Örnekal İlkokulundan çıkıp dere kenarında sütçü beygirlerine biniyor leblebi tozu yiyordum. Yabancı pop bir anda Türkiye’yi sarmıştı. İngilizce bilmiyor ama bilirmiş gibi yapıyorduk.
Yabancı hayranlığı had safhadaydı. Yeşilçam, Hollywood filmleri kopyasıydı. Dergiler gazeteler, Avrupa Amerika diyor başka şey demiyordu.
Çünkü ABD yardım anlaşmasının bir maddesi de ‘Türk basınında sürekli Amerikan propagandası yapılması’ sartıydı. “Barış Gönüllüleri” aramızdaydı. Türkiye’nin etnik haritasını hazırlıyorlardı. 112 adet NATO üssü Türkiye’de ağ örüyordu. Bugünlere hazırlık vardı!
Bunları anlattım dün gece; nerelerden nereye sinsice getirildiğimizi ve gençlere ne çok güvendiğimizi…
Tuğçe Karabacak o gençlerden biriydi. “Gezi olaylarında biz oyalanırken kaç yasa çıktı, biliyor musunuz?” diye haykırdı. “Atatürk Orman Çiftliği’nde Boğaz Yolu’nda kaç bin ağaç katledildi” hatırlattı. “Akıllı olmalıyız, Oyun büyük!” dedi.. Sevgili MİB imzacıları, ilkokul arkadaşlarım, birçok mahalleli oradaydı. Millî İrade Bildirisi’nden emelimizi anlattım, seçim sandık oy sarmalında nasıl uyutulduğumuzu da ve hakkımızın müdafası için neler yapabileceğimizin artık tartışılması ve ortak çözümler bulunması gereğini de.
Dün gece, PAKET’den nefret suçunun çıkacağını ve bunun milletin başı üzerinde sallanan giyotin bıçağı olduğunu da konuştuk. Bağdat Caddesi Forumu’na ve tüm ilgi gösterenlere teşekkür ederim.
Banu AVAR, 30 Eylül 2013