(O’na veda edişimizin 6. yılında…)
TV 8 zamanı… Vefatından 1 yıl önce falan… Mutad Salı, Perşembe saat 15:00 buluşmalarından birinde, ‘Ben güncel yazmam’ demişti.. O gün haber gazeteciliğini anlatıyordu… TV 8’den ayrılmamızın (işimize son verilmesinin) hemen ardından bu konudaki görüşlerini değinen bir yazısı da Cumhuriyet’deki köşesinde çıktı.
Yazılarında, yakın tarihten örneklere büyük yer verirdi. Ve köşe yazılarında belki de en zor olanı yapar, dış ve iç gelişmeleri, belgelere dayanarak ortaya koyar, günceli bir çerçeve içinde açıklardı. Buna ‘perspektif gazetecilik’ derdi.
‘Haber gazeteciliği, gündelik haberlere fener tutmaya indirgendi!’ demişti. Ona göre, haberin önünü arkasını göremeyen bir habercilik, okuru, haber bombardımanı karşısında affalatmaktan öte bir işlev görmüyordu.
Cumhuriyet gazetesinde, 24 Mart 2004 tarihli köşesinde bizim de tanık olduğumuz konuşmasını özetleyen bir cümle vardı: ‘Haber gazeteciliğini, gündeliğe ve şaşırtıcılığa indirgedin mi; gözüne birinci derecede ‘önemli’ görünen ‘haber’; aslında, uzun vâdeli ‘perspektif gazeteciliği’ bakımından, çoktan ‘dosyalanmış’ bir ‘vâkıa’ dır’
Ve sözünü ettiği ‘gazetecilik’in örneğini o yazıda vermişti: Büyük Ortadoğu Projesi’nden sözediyordu:
2004’de ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi Belgesi’nden alıntılarla geleceği çerçeveliyordu: Dikkatle okuyun…
- ‘Tespit/1. ”…ABD’nin, temel enerji ihtiyacının yüzde 40’ından fazlası, petrole bağımlıdır; petrol ihtiyacımızın, yarıdan fazlası ise, ithalatla karşılanmaktadır; ve azalmakla birlikte, bu ithalatın büyük bir kısmı Basra Körfezi bölgesinden (Irak mı?) gelmektedir. (buraya dikkat!) Ancak biz Ortadoğu petrolüne bağımlılığımızı azaltmak için, temel bir girişim yürütüyoruz. (bu girişim, o mâhût proje (BOP) olmasın?)…”
- ”…iki yüz milyar varillik petrol rezerviyle Hazar Denizi bölgesi (Gürcistan buna dahil midir dersiniz?), dünyanın gelecekte artan enerji talebini karşılamak için, önemli bir rol oynamaya aday görünmektedir. Bu gelişmeleri aklımızda tutarken, ‘küresel’ petrol pazarının, hâlâ çoğunlukla bağımlı olduğu ve mevcut petrol rezervlerinden pek çoğunu içinde barındıran Ortadoğu Bölgesi’nin, uzun dönemde önemli olduğu gerçeğini inkâr edemeyiz…”
Önce emperyalizmin hedef ve amacını, kendi belgelerinden alıntılarla ortaya koyuyordu.
Sonra, ABD’nin bu hedefe nasıl ulaşacağının belgelerini de yine onların kaynaklarından okura sunuyordu:
- ‘Tespit/2 ”…ABD’nin ‘ulusal güvenliği’, ‘küresel güvenliğe’; güçlü bir ABD silahlı gücüne, küresel bir ekonomi’ye; ve (buraya dikkat) dünyada ‘DEMOKRASİNİN YAYGINLAŞMASINA ‘ bağlıdır; çünkü demokratik ülkelerin ABD çıkarlarını tehdit etme ihtimalinin düşük olduğuna ve ‘demokratik ülkelerin’, ABD ile daha fazla işbirliği yapacağına inanılmaktadır. (…) küresel olaylarda ‘aktif olmak’ gerekir, aktif kalındığı takdirde (meselâ IRAK, GÜRCİSTAN VE SURİYE’DE olduğu gibi) tehdit ve tehlikeler, daha iyi değerlendirilebilir. bölgeler ve ülkeler (meselâ TÜRKİYE VE AZERBAYCAN) bu amaçla izlenmelidir…”
Ve böyle bir çerçeveyi bize sunduktan sonra ‘güncel haber’i bu çerçevenin içine oturtuyordu.
Haber Suriye’dendi. 2004’de Kamışlı karışmıştı. Bölgedeki kürt nüfus içine sızan istihbarat elemanları ayaklanma için bir futbol karşılaşmasını uygun bulmuşlardı. ‘New-York Times gazetesi, maçta, Kürt bayrakları dalgalandırıldığından ve Amerikan Başkanı’nı öven dövizlerden sözediyordu. ‘Bush’a canımız fedâ!’ sloganları duyuluyordu!.”
Ve sonuç:
”…… Beyaz Saray’ın, operasyon için CIA’ya gerekli emri verdiği, net şekilde anlaşılıyor. Sonunda, Barzâni ve Talabâni’nin egemenlik sahasına, Suriye’den de bir bölüm girecek gibi. Ondan sonra sıra bizde mi, yoksa İran’da mı, bunu hep beraber göreceğiz. Sanırız gelişmelere karşı akıllı politika geliştirip, sağlam duran ülke ayakta kalır; öteki toprak kaptırır…”
Bugün neredeyiz. ABD 1997 Ulusal Güvenlik Stratejisi gereği Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde BOP çerçevesinde harekatı başlattı. Suriye hedefte. Sonra sıra İran ve Türkiye’de. Ayrıca Karadeniz ve Hazar denizi bölgesi de Büyük Projenin içinde! 2004’de yazdıkları bunlardı..
İşte buydu Attila İlhan’ın ‘PERSPEKTİF GAZETECİLİĞİ’!
O günlerde bu değerlendirmeler, az sayıda kişinin ilgi alanındaydı.. 7 yıl sonra geldiğimiz noktada, yazdıkları çok daha somutlaştı!
Genç gazeteci arkadaşlara tavsiyemiz O’nu okumalarıdır.
Hangi Atatürk’ü, Hangi Küreselleşme’yi, Faşizmin Ayak Sesleri’ni, Batının Deli Gömleği’ni, Ulusal Kültür Savaşı’nı, Sağım Solum Sobe’yi, Aydınlar Savaşı’nı, Ufkun Arkasını Görebilmek’i, ve Yıldız, Hilâl ve Kalpak’ı okuyunuz…
Bambaşka bir derinliğe sahip olacaksınız! ‘Aynanın Arkasını’ görecek ‘AYNA’nın ne olduğunu anlayacaksınız…
Ruhu ŞAD OLSUN!