Amerika’da seçmenin Trumpcı ve Bidencı olarak ikiye bölünmesi anlaşılabilir de bize ne oluyor? Her Amerikan seçiminde birileri Bush’u birileri Clinton’ı birileri Obama’yı birileri Trump’ı ya da Biden’ı babası ilan ediyor. Birçok kez değindik; hepsi “SİSTEM”in adamıdır. Aynı çıkar gruplarına çalışırlar, aynı think-tank’lerde yuvalanırlar, aynı silah petrol ve ilaç şirketlerinden fonlanırlar. Ortadoğu ya da Uzakdoğu’daki Amerikan çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yaparlar. Trump da YPG/PKK’ya yüzlerce tır silah desteği sağlar, Obama da, Biden da…
Bölüm Tam Metni
Amerika’da seçmenin Trumpcı ve Bidencı olarak ikiye bölünmesi anlaşılabilir de, bize ne oluyor? Her Amerikan seçiminde birileri Bush’u birileri Clinton’ı birileri Obama’yı birileri Trump’ı ya da Biden’ı babası ilan ediyor.
Birçok kez değindik, hepsi SİSTEM’in adamıdır. Aynı çıkar gruplarına çalışırlar aynı think tanklerde yuvalanırlar, aynı silah petrol ve ilaç şirketlerinden fonlanırlar.
Ortadoğu ya da Uzakdoğu’daki Amerikan çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yaparlar. Trump da YPG/PKKya yüzlerce tır silah desteği sağlar, Obama da Biden da.
Joseph Biden’ın tüm programı açık. Biraz meraklı olmak yeterli.
Yeni Amerikan başkanı ve şürekası Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore’yi hedef tahtasına koyacaktır. Ortadoğu’da Kürt ayrılıkçı örgütler ve İsrail en yakın müttefiki olacaktır.
Biden’ın dış politikası hakkında rehberlik edecek bir makale Foreign Affairs dergisinde yayınlanmıştı. Başlığı: “Amerika, neden yeniden liderlik etmeli?”
Makalede Biden Trump döneminde zayıflayan dış ilişkileri nasıl onaracağını ve güçlendireceğini anlatıyor. İlk adımı NATO’yu güçlendirmek olacakmış ve NATO müttefiklerinin Savunma harcamaları arttırılacakmış. İkinci adım 2021 içinde “Demokrasi için Dünya Zirvesi”toplayacakmış. Bu zirvenin katılımcıları demokrasi savunucusu sivil toplum örgütleri olacakmış!
2. Obama dönemi de diyebiliriz Obama da Demokrasi zirveleriyle gelmiş Kuzey Afrikayı bahara boğup gitmişti. Şimdi de ‘Yeni Baharların’ kapısı açılacak gibi. Ayrıca Küresel mafyanın dergisi Foreign Affairs’de de ‘Arap baharı bitmedi devamı var’ şeklinde bir yazı var.
Demokrasi Zirveleri, “küresel tehditlere karşı toplu eylem » konusunda karar verecekmiş ve hedefe ilk konan ülkeler Rusya ve Çin olacakmış.
Kısacası Biden başkanlığında Amerika yeniden çete reisliğini ilan etmeye niyetli.
Makalede anlatılan yeni projeye 2000den fazla dış politika ve ulusal güvenlik danışmanı katkı sunuyor. Yeni programa katkı verenler arasında Cumhuriyetçiler de var. Mesela Bush tarafından 2004de önce Irak büyükelçisi ardından da Amerikan gizli servislerinin başkanı olarak atanan eli kanlı John Negroponte de programa katkı verenlerden.
Bu şaşırtıcı değil. Çünkü 2001’de Bush’un Afganistan işgalini destekleyen de ‘demokrat’ Biden idi. 2002’de Bush’a Irak’ın işgali için destek çıkan da Biden’dı. Kendi başkan yardımcılığı sırasında da Cumhuriyetçiler Libya ve Rusya kararlarında Demokratları desteklemişlerdir.
Yani önemli olan Amerikan imparatorluğu. Partiler laf-ı güzaf.
Bu arada 2007’de Senatoda oylanan Irak’ın Kürt Sünni Şii olarak üçe bölünmesi teklifi de Biden’a aittir. Buradaki Biden güzellemesi yapanlara hatırlatalım: Kendisi Türkiye’ye karşı Kürt bölücü örgütleri desteklemesiyle ünlüdür. Gerçi tüm Amerikan başkanları öyledir.
Şimdi 2002ye gidelim. Aralık ayı. Biden’ın büyük şovu Türkiye Irak sınırından geçişiyle başladı Yanında senatör Chuch Hagel vardı. Ve Erbil’de Kürdistan parlamentosunda sık sık alkışlarla kesilen bir konuşma yaptı. Ortadoğunun Polonyası olarak nitelendirdi Irak Kürdistanı’nı. Ve ‘Kürdistan’ın en büyük dostu Amerika olacaktır!’ dedi.
2007’de Biden’ın federal Irak planı Senatoda kabul ediliyor. Biden ikna turlarında Bosna’da federasyonun nasıl barış getirdiğini(!) anlatıyor.
Ardından Obama’nın yardımcısı olarak Beyaz Saray’da yerini alıyor. Amerikan birlikleri Irak’tan çekilirken 2010 ile 2012 yılları arasında 24 kez Irak’ı ziyaret ediyor. Yani ayda bir Irak’da ve her hafta Iraklı liderlerle telefonda görüşüyor!
Özellikle Celal Talabani ve Mesud Barzani ile aşırı samimi ilişkiler içinde olduğu birçok kaynakta belirtiliyor.
IŞİD’in sahneye çıkışıyla Suriye Kürtleri ve YPG ile ilişkiler artıyor
Savunma Bakanlığı’na aday gösterdiği siyah Amerikalı Lloyd Austin Irak’taki Amerikan güçlerinin ve sonra da Centcom’un komutanı. YPG ile askeri ilişki ve sevkiyat onun döneminde başladı.
2008’de Biden, Obama’nın başkan yardımcısı olarak ortaya çıktığında Türk düşmanı manşetleri basında yeralmıştı. Biden tüm diğerleri gibi Kürt Yunan Ermeni ve İsrail savunucusu bir senatördü ve bir PKK severdi.
2015’de Barzani Beyaz Saray’a davet edildi Ve Biden’la Davos zirvesinde biraraya gelen Barzani, ona “Kürt milletinin büyük dostu”diyerek seslendi.
Beyaz Saray’ın yeni başkanı Biden 2003’de Irak’ın işgalini hararetle savunanlardandı. Kariyeri boyunca İsrail’in Filistin saldırganlığına hoşgörüyle baktı ve tabii Afganistan işgalinin devamlılığını da savundu!
Biden Trump döneminde Kürt politikalarını eleştirdi ve 2017’de “Keşke daha fazla bir şey yapılabilse!”demişti. “Siz beyaz saraydaydınız, siz neden daha fazla bir şey yapmadınız?” diye sorulduğunda cevabı şuydu:
“Yapsaydık İranlılar ve Türkler bizi çiğ çiğ yerdi Bize saldırırlardı, savaşa girerdik!”
Sonra bu çekingenliğini üzerinden attı. Başkanlık yarışına girerken 2019’da Trump’ın Suriye’nin kuzeyinden çekilmesini şiddetle eleştirdi. “Trump YPG’yi Türkiye karşısında yalnız bıraktı. Bu affedilemez”dedi!
Kısaca Amerikan siyasetinde devamlılık esastır. Demokratlar da Cumhuriyetçiler de elele kolkoladır. Biden ‘la çalışan 20 çalışma grubu içinde demokratlar kadar cumhuriyetçiler de vardır.
Yani diyoruz ki Bu topraklara yakışır ağırbaşlılıkla yorumlar yapmak ve dünya haberlerini doğru okumak için bilgilenmek araştırmak şarttır.
Obama seçilince Amerika’nın başına Müslüman başkan geldi diye 40 koyun kesen ya da bunu sempati avcılığı olarak kullananlar; çantasından çıkardığı Kürt Ermeni ve Patrikhane konularını duyunca buruldular.Acaba ne bekliyorlardı?. Kabile ülkesi gibi kendi yakıştırdıkları şeylere inanıp burulmakta neyin nesi.Mesela büyük depremde Clinton’un kucağına bebek verip burnunu tutarken fotoğrafını çekenler çocuk 10 yaşına geldi deyip Clinton’u ananlar veya Kamala’nın demokratlığından dem vuranlar daha çok şaşıracaklar.
İşin özü nedir biliyor musunuz? Şu meşhur CAATSA var ya. Malum o bir kısaltma; işte o CAATSA’nın Türkçe çevirisi Amerika Türkiye ilişkilerinin özeti:
Countering American Adversaries Through Sanctions Act yani AMERİKA’NIN YAPTIRIM YOLUYLA DÜŞMANLARIYLA MÜCADELE ETME YASASI!
Yani yerimiz belli. Adam ‘Düşman’ diyor.