Tüm dünyada belli bir kesimde 14 Şubat çılgınlığı var ya, dayanamadım, 14 Şubat’ın bana hatırlattıklarını sizinle paylaşacağım. Her 14 Şubat’ta ben 2005’e giderim.
14 Şubat 2005 günü sevgili kameramanım Erkut’la Suriye’deyiz. İsrail işgali altındaki Golan bölgesinde ‘Mecdel Şems’e bakıyoruz yani ‘Güneşin Tohumu’ adlı tepeye. Büyük bir kalabalık oradan bizim olduğumuz tepeye el sallıyor. Bizim tepeden oraya hoparlörlerle yayın yapılıyor. Yüzlerce kişi her iki tepeye birikmiş önde dürzü şeyhleri, vali, yetkililer ve halk, bizim gibi yabancı basın mensupları da İsrail işgali altındaki Suriye toprağı Golan’da 1982’den beri her 14 Şubat’ta toplanırlar.
İşgal altındaki akrabalarına, annelerine, kardeşlerine hoparlörler aracılığıyla mesajlar yollarlar. Dünyaya çektikleri acıları, haklılıklarını haykırırlar… Dünya sağırdır duymaz!
Bu bölgede telefonlar çalışmaz. Tepelerin üzerindeki İsrail vericileri, frekansları bozar tek iletişim aracı hoparlörlerdir. O nedenle 40 yıldır ailelerdeki ölümler, doğumlar karşı tepeye hoparlörlerden yayılır.
Golan’da Mecdel Şems Güneşin Tohumu, dünyada insan haklarının, demokrasinin adaletin tanığıdır!
Golan’da işgal 1967’den beri sürüyor. İşgalin 15. yılında İsrail yaraya tuz ekiyor. İşgal edilmiş topraklarda kalan işsiz, okulsuz, hastanesiz Suriye halkına “İsrail vatandaşı olursanız, işiniz, aşınız, okulunuz, hastaneniz olur!” diyor. Suriye halkına İsrail pasaportu dağıtıyor. 14 Şubat 1982’de Mecdel Şems’de toplanan Suriye halkı, İsrail pasaportlarını yırtıp atıyorlar. Her yıl parçalanmış ailelerin sesleri hoparlörlerden yankılanıyor, koca bir hasret, mayınlı arazinin üzerinde buluşuyor. Karlı Vadi’de sesler birbirine sarılıyor.
2005 yılının 14 Şubat’ında sabah Golan’daydık. Öğleden sonra Şam’a geldik Enformasyon Bakanı Mahdi Dakhlallah’la röportaj yapacaktık. Erkut makamında kamerayı kurarken içeri telaşlı adamlar girdi. Televizyonu açtılar. Birkaç ay önce ölüm tehditleri alarak görevinden istifa eden Lübnan Başbakanı Refik Hariri bombalanmıştı. Hariri’nin radarlı araç konvoyu 11 metrekarelik bir çukur açabilecek güçte bir patlamayla havaya uçmuştu. Hariri’nin bomba tanımlayıcı radarlarla çalışan aracı patlama mahalline girdiğinde birden bozulmuştu. Aniden uydu bilgileri gelmemeye başlamıştı. Böylesi yüksek bir uydu teknolojisi Suriye’de yoktu.
Suikastın ardından Batı medyasının ortaya koyduğu mükemmel şovu izleyecektik.
Bütün parmaklar Suriye’yi gösteriyordu.
Olayın üzerinden henüz birkaç saat geçmeden Amerika Suriye’yi suçladı ve Suriye’deki büyükelçisini geri çekti.
Lübnan muhalefetinden birileri apar topar Cnn International‘e çıkartıldı, sorumluluğu Suriye’ye attı.
İşte bir suikast daha görevini yerine getirmişti. Sonuçta cinayetle suçlanan Suriye, Lübnan’daki ve sınırdaki askerlerini çekmek zorunda kaldı. Böylece Amerika 2011’de kana bulanacak Suriye için ön çalışmayı başlattı.
Ve aynı günün akşamı 14 Şubat yıl 2005 Suriye’nin Fransız muhibbi zenginlerini kameraya hapsetmek için bir gece kulübüne gittik. Olabilecek en kiç dekorla sevgililer günü kutluyorlardı.
Zıt dünyaları görüntülüyorduk. Suriye’deki durumdan bihaber eğlenen Şam sosyetesinin arasındaydık. Kadınlar yarı çıplak, erkekler Fransız özentisiydi. Türkçe pop çalıyordu.
Fransızlar Suriye’den çekilirken arkalarında kendi elleriyle yetiştirdikleri ve kendilerine bağımlı bir bürokrat tabakası bırakmışlardı. Onların kültürleri Fransız’dı, ilişkileri Fransız’dı,
14 Şubat’ta onlar sevgililer gününü kutluyorlardı.
Her yerde kırmızı karanfilden yapılmış dev kalpler vardı.
Vatansız bırakılan birileri Golan Tepeleri’nde Kuneytra’da 14 Şubat’ı lanetliyordu. Birileri de birtakım başka yerlerde göbek atıyordu.
Düşünüyordum…
Acaba dünya bir gün daha adil ve daha zarif olur muydu?
Banu AVAR
14 Şubat 2022