Milletvekilleri Mecliste yemin ederken “…Anayasaya sadakatten ayrılmayacaklarına dair…” namusları ve şerefleri üzerine ant içerler. Bu durumda eğer milletvekilleri “yeni anayasa” yapmaya kalkarlarsa yeminlerini çiğnerler ve her şeye rağmen yine de yeni anayasa yaparlarsa, kendilerinin milletvekili seçilmelerini sağlayan yürürlükteki “anayasayı ilga etmiş olurlar. Bu durumda kendi meşruiyetleri, milletvekillikleri de ortadan kalkar!
Bölüm Tam Metni
Bu son haftalarda sık sık duyduğumuz yeni anayasa konusuna kısaca değinelim… Nasıl değinelim? Bu konuda en önde gelen isimlerin görüşlerinin özetini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Yeni bir anayasanın tam da zamanı” diyerek ne demek istemiştir? Anayasaların zamanları mı vardır? Onu bilemeyiz! Ama bildiğimiz kesin doğrular var. Bilenlerden öğrendiğimiz doğrular anayasa hukukçularının yazıp çizdiği doğrular… Bunların özetini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hukukçular diyorlar ki:
“Yeni anayasa demek yeni rejim demektir. Yani durup dururken kalkıp birileri istiyor diye yeni anayasa yapılamaz! ‘Biz yeni anayasa istiyoruz’ demek, ‘Biz yeni bir rejim, yeni bir devlet istiyoruz’ demektir. Herhangi bir iktidar canı çekti diye, yeni bir rejim ve yeni bir devlet kurmak isteyemez! Yeni anayasa sadece yeni bir devlet kurulurken ya da bir ülkede devrim yapılmışsa ya da bir darbe gerçekleşmişse söz konusu olabilir.
Türkiye yeni kurulan bir devlet değil… Bildiğimiz kadarıyla bir devrim de yapılmadı… O zaman ne oldu da yeni bir anayasadan söz ediliyor?
Uzmanlar, yeni bir anayasa yapmaya Meclisin de yetkisi olmadığını belirtiyorlar. Ümit Kocasakal 2016’da bu tartışmalar olurken, “Seçimde biz oy verirken yeni bir anayasa yapılmasına oy vermiyoruz.” demişti.
“Meclis ‘Yasama Yetkisini’ kullanıp ülkeyi yönetecek. Bunun için oy veriyoruz. Hiç kimse anayasadan kaynaklanmayan bir yetkiyi kullanamaz.” demişti. Yeni bir anayasa istemek; yeni bir ülke, yeni bir millet istemekle eşanlamlı! Bu durumda yeni bir anayasa yapmaya çalışmak demek; “Anayasayı cebren değiştirmek istemek” demek! Kısacası; yeniden gündeme oturtulan yeni anayasa tartışması tehlikeli sularda yüzen Türkiye’yi daha da garip bir düzeneğe oturtmayı amaçlıyor.
AKP 2007’den beri yeni bir yasa için komisyon topluyor. İlk görev Ergun Özbudun’a verilmişti. Zaten bir taslak ortaya çıkarılmıştı. Bu taslak Amerika’ya gönderilmiş ve onların onayı alınmıştı. Ve bu onayı almak için Amerika’ya giden heyet başkanı Dengir Mir Mehmet Fırat’tı.
Amerika’da Columbia Üniversitesinde Fethullah Gülen’e yakın bir merkezin sponsorluğunda Amerikalı uzmanlara taslak anlatılmış ama Türk milletine açıklanamamıştır.
Anayasa defalarca değişikliğe uğratılmış 2010’daki değişiklik için halk yanıltılarak onay alınmış ve halk aleyhine birçok madde anayasaya girmişti.
Birileri pekâlâ biliyor ki; ekonomik kriz, işsizlik, yoksulluk, sağlık, eğitim gibi birçok derde gark olmuş insanların ince hukuki değişiklikleri takip edip anlamalarını beklemek akla yakın değil. Dolayısıyla halk öylesine başına ne geldiğini fazla irdelemeden birçok değişikliğe onay vermiştir.
Anayasa Mahkemesinin yapısı değişmiş, askeri yargının yetkileri daraltılmış ve 2017’de ne idüğü belirsiz bir başkanlık sistemine geçiş yapılmıştır.
Milli Merkez Genel Sekreteri Haluk Dural, kapsamlı yazısında iktidarın oy oranındaki düşüş nedeniyle artık Anayasa değişiklikleriyle yetinmeyerek doğrudan yeni bir anayasa istediklerini işaret ediyor. Dural, “Bugüne kadar yapılan anayasa değişikliklerinin hepsi, 1982 Anayasasının 175. maddesine uygun olarak yapılmıştır.” diyor.
ANCAK TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN GÖREV VE YETKİLERİ ARASINDA “YENİ BİR ANAYASA” YAPMAK YOKTUR.
Milli Merkez Genel Sekreteri Haluk Dural önemli bir noktayı dikkatimize sunuyor:
Milletvekilleri Mecliste yemin ederken; “… Anayasaya sadakatten ayrılmayacaklarına dair…” namusları ve şerefleri üzerine ant içerler. Bu durumda eğer milletvekilleri “yeni anayasa” yapmaya kalkarlarsa yeminlerini çiğnerler ve her şeye rağmen yine de yeni anayasa yaparlarsa, kendilerinin milletvekili seçilmelerini sağlayan yürürlükteki “anayasayı ilga etmiş olurlar. Bu durumda kendi meşruiyetleri de milletvekillikleri de ortadan kalkar.
Sonuç olarak; TBMM ve meclisteki milletvekilleri mevcut anayasanın amir hükümleri çerçevesinde “Yeni Anayasa” yapamazlar. Haluk Dural’ın ilgili yazısının bağlantısını açıklamada bulabilirsiniz.
Türk milleti geleceğiyle oynayanlara karşı azami dikkatini kullanmakla SORUMLUDUR!
Banu AVAR
11.02.2021