'Küresel Memur' Türkiye'nin Suriye'yle Savaşması İçin Yol Haritası Veriyor!

0
980

‘Ramazan ayında Suriye ve Türkiye’de akacak kan, Suriye’ye müdahale için bahane yaratır!’
Soner Çağaptay, Washington Enstitüsü’nde çalışır.. Küresel efendilerin tetikçilerinden biri. O nedenle yazdıkları önemli! Yazısının başlığı aslında ‘Türkiye’nin Suriye’ye savaş açması için yol haritası!’ olmalıydı!
Küresel memurların işi bu.. Bölgeyi ve psikolojisini iyi bilen devşirilmiş kadrolar, emperyal hedefler için ülkeleri nasıl yönlendirmek gerekir, ‘projeler sunarlar’. Çağaptay’ın projesi yazısında ve en hafif deyimle korkunç!
Satırların arasına gizlenmiş Türkiye Suriye savaşı adımları için önerileri şöyle:
1) Ramazan ayında Suriye’deki batı beslemesi katiller daha fazla adam öldürmeliler!
2) El Kaide, Özgür Suriye Ordusu, Libya İslami Cihad gibi terör imalatçılarına PKK da katılmalıdır ve Türkiye’ye Suriye üzerinden saldırılar yapmalıdır!
3) PKK saldırıları doğrudan Esad’ın üzerine atılmalıdır.. Bu, Türk milletini, Esad’a karşı girilecek bir müdahaleye psikolojik olarak hazırlayacaktır.
4) Washington ilerde Suriye ile diplomatik temaslarını arttırabilir. Ama Türkiye’nin Suriye ile işi bitmiştir. Bu iki ülke sadece savaşabilir!
5) Yaz boyunca gerek Suriye’de gerekse Türkiye’de saldırılar yapılmalı, şehitler gelmeli ve Esad suçlanmalı, Amerikan seçimleri sonrası Türkiye, ABD-NATO yardımıyla Suriye’ye dalmalıdır!
6) Erdoğan bu askeri müdahaleden kaçarsa, bölge lideri, ‘sert adam’ görüntüsü zedelenir, bu da gelecek seçimlerde şansını zorlar! Yani burada Erdoğan’a tehdit de var.. Eğer yol haritasını izlemezse, ‘seni indiririz ha!’ da deniyor.
Soner Çağaptay ve küresel ağababaları, Suriye’nin içine düşürüldüğü durumu Türk milletinin ANLADIĞINI gördüler.. Küresel güç odakları, bağımsız bir ülkeyi, terör marifetiyle krize sokarak işe başladılar ve Suriye’den sonra İran, Türkiye, Rusya ve Çin’e kadar olan Avrasya çoğrafyasını adım adım çökertmek istiyorlar.. Bu savaşa kendileri girmek istemiyor, Türkiye’nin öncülüğünü tetikliyorlar… Savaşa ikna olmayan Türk milletini PKK- Esad tertibi ve artan kan operasyonlarıyla iknaya çalışacaklar! Böylece Türkiye, önce Suriye sonra İran’la savaşacak sonra tüm bölge kan kaybına uğrayacaktır.. Kaos bu küresel sırtlanlar için FIRSATTIR.. İran-Irak savaşını ABD tetiklemiş ve kendisi karlı çıkmıştır.. Bu kan operasyonlarında, ABD- NATO–CIA perde gerisi operasyonları yaparken Suudiler finans sağlayacak, Katar medyayla beyin yıkayacak, İsrail istihbarat ve iletişim işlerinden mesul olacak.. Ürdün ve Türkiye askeri ve kanıyla bu pisliğin en önünde yer alacaktır..
Kenarda duran Amerika örtülü operasyonlar yaparken, Rusya ve İran’ın önüne Türkiye’yi atacaktır. Bu, ABD için ‘win win’ – kazan kazan pozisyonudur. En sonunda Türkiye saldırgan devlet olarak suçlanacak ve öncelikle Tayyip Erdoğan’ın ipi çekilecektir. Eş zamanlı olarak Türkiye’nin çeşitli bölgelere ayrılması da tamamlanmış olacaktır.
Soner Çağaptay yazısı ABD Düşünce kuruluşlarının ’Türkiyeli ’ memurları nın PROVOKATİF çalışmaları içinde en acemice kaleme alınmış bir örnek olarak kayda geçecektir.
Bu millet bu pisliği yemeyecektir!
Banu AVAR, 16 Haziran 2012
[email protected]
Soner Çağaptay yazısı – Özgün Metin:
Will Turkey force Obama’s hand on Syria?
Editor’s note: Soner Çağaptay is a senior fellow at the Washington Institute for Near East Policy and a GPS contributor. You can find all his blog posts http://globalpublicsquare.blogs.cnn.com … r-cagaptay. The views expressed in this article are solely those of Soner Cagaptay.
By Soner Cagaptay, Special to CNN
Washington’s ties with Ankara have improved significantly in recent years thanks to a personal relationship between President Obama and Turkish Prime Minister Recep Tayyip Erdogan. The two leaders have been in frequent contact, building a rapport that has translated into closer Turkish support for the U.S., including Ankara’s 2011 decision to participate in NATO’s crucial missile defense project.
Yet a crisis could be waiting in Syria.
Ankara and Washington both abhor the Syrian regime’s brutal crackdown on demonstrators. But according to some reports, Ankara is hosting the Syrian opposition and possibly even helping arm it.
In contrast, Obama’s cautious policy on Syria appears to be driven by a desire to avoid three things: the political unknown after Bashar al-Assad, war in an election year, and a new military campaign in a Muslim country.
Erdogan might find it increasingly difficult to tolerate Obama’s “wait-and-see” strategy. For the Turks, slaughter in Syria is not an overseas affair, but rather a tragedy close to home that they cannot ignore.
Turkey’s border with Syria spans 510 miles, crisscrossing ethnic groups and families. Some Turks have loved ones in Syria who are in harm’s way. These constituents demand that Erdogan do his utmost to stop the al-Assad regime from perpetrating its crimes.
And many Sunni Turks, including those in the Ankara government, cannot turn a blind eye to the crackdown because they see the violence as a horrifying case of persecution by the Alawites who run the country.
Such religious sensitivities will be heightened later this summer during the Muslim holy month of Ramadan, which starts in late July.
When the Syrian uprising began, Ankara initially shied away from confronting Damascus, offering advice instead. But during last year’s Ramadan, Turkish foreign minister Ahmet Davutoglu visited Damascus to ask al-Assad to halt his crackdown in recognition of that month’s sanctity. Damascus ignored this request, instead sending tanks into Hama to attack civilians. Turkish-Syrian relations collapsed at this moment: Ankara switched to an aggressive posture against al-Assad, calling for action to force him to step down.
Even though Turkey has since backpedalled on some of its war rhetoric, Ankara could become more outspoken again this Ramadan. Moved by Muslim suffering during a holy month, Erdogan might make passionate calls for military action against al-Assad. This would throw a wrench in Ankara’s relationship with Washington: the White House would have to choose between answering to Erdogan’s passion and avoiding a military campaign in an election year.
There is one more reason why Ankara cannot live with the al-Assad regime, even if Washington can. Recent news reports suggest the Syrian regime is allowing the Kurdistan Workers Party (PKK), a Kurdish terrorist group that targets Turkey, to operate inside Syrian territory.
Turkey views the PKK as an existential threat, and it considers anyone who hosts the group to be an enemy. So even if Washington were to reach a modus vivendiwith Damascus, it is hard for Ankara to ever become friends with al-Assad.
The longer Washington delays action against al-Assad, the more nervous Ankara will become about the PKK’s growing strength inside Syria. Eventually, Erdogan will ask Obama to help him oust al-Assad and prevent the PKK from becoming a fighting machine next door. This divergence will test the limits of the Obama-Erdogan relationship.
For the time being, Erdogan might accept U.S. inaction, knowing that Obama’s re-election chances depend on his ability to keep America out of an overseas conflict. But what happens after the U.S. elections in November?
Regardless of the winner, Erdogan will demand help from Washington to end the Syrian regime’s patronage of the PKK. This is because Erdogan, like Obama, has election fever. The Turkish leader wants to become the country’s first popularly elected president in polls to be held in 2013 or 2014. (Until a recent constitutional amendment, Turkish presidents were elected by the country’s parliament.)
Should al-Assad continue to reign despite Erdogan’s outspoken support for regime change, this will tarnish the Turkish leader’s image as the tough guy who gets things done, the very image that has earned him respect and helped him win three successive elections since 2002.
He would also be weakened with the PKK thriving in Syria and using its territory as a springboard to launch attacks against Turkey. Then he would most certainly ask Obama to prove whether he is truly the friend that the Turkish leader thinks he is.
The views expressed in this article are solely those of Soner Cagaptay.
Post by:S oner Cagaptay
http://globalpublicsquare.blogs.cnn.com … -on-syria/
Çeviri için bakınız: : http://www.guncelmeydan.com/pano/soner-cagaptay-in-yazisi-will-turkey-force-obamas-hand-on-syria-t31871.html

Önceki İçerikGün O Gün Olmasın? / Banu AVAR
Sonraki İçerik'Küresel Memur' Türkiye'nin Suriye'yle Savaşması İçin Yol Haritası Veriyor! / Banu AVAR
2009’da Avrasya TV'de DÜNYA DÜZENİ adlı haber programını yaptı. 2004-2008 arasında TRT'de ‘SINIRLAR ARASINDA’ Haber Belgesel Programının yapımcısıydı. Londra City University televizyon bölümünde yüksek lisans yapan ve BBC TV Belgesel kurslarını bitiren Banu Avar BBC Türkçe bölümünde yapımcı ve sunucu olarak çalışmış, TRT’nin Londra muhabirliğini üstlenmiş; Günaydın, Vatan, Dünya, Politika gibi gazetelerde muhabir olarak çalışmış ve birçok dizi yazıya imza atmıştır. TRT 1 ve TRT 2’de yapımcılığını, yönetmenliğini ve sunuculuğunu üstlendiği "Mozaik" ve "Kaleideskop" programları yayınlanmıştır. "32. Gün" programının ilk yıllarında programın Londra muhabirliğini yapmış ve Kıbrıs, Demirkırat gibi belgesellerde yapımcı, araştırmacı olarak görev almıştır. BEN SEZAR (‘I, Ceasar’), KIRIM SAVAŞI (‘Crimean War’), BÜYÜK OYUN ‘The Great Game’ ve TRUVA ‘Troy’ gibi BBC ve Discovery Channel belgesellerinin künyesinde Türkiye prodüktörü olarak yer almıştır. 1999’da TV8’in belgesel bölümünü kurmuş, 2004’e kadar 30’dan fazla belgesele imza atmıştır. 2004 yılında -Attila İlhan ve Erol Manisalı ile birlikte- işine son verilmiştir. Denizciler, Bir Zamanlar Kıbrıs’da, Artık BİZ DE varız!, Devlerin Savaş Alanı Afganistan, Türkiye Sevdalıları gibi belgesellerden OHRİ, GÜZEL OHRİ Makedonca’ya çevrilmiş ve Makedon Ulusal TV Kanalında bir çok kez gösterime girmiştir; Rıza oğlu Haydar ALİYEV belgeseli ise Azerbaycan Devlet Kanalında defalarca yayınlanmıştır. 2004 yılında yapımına başladığı; Balkanlar, Kafkasya, Orta Doğu, Orta Asya, Çin, Hindistan, Güney Amerika ve Avrupa’dan dosyalarla 82 ülkeden konuların yer aldığı Sınırlar Arasında belgeseli 2008 mayıs ayında ABD, İsrail, Gürcistan, İsveç Büyükelçilerinin şikayetleri sonucu yayından kaldırıldı.. Bu gerekçe TRT üst yönetimi tarafından beyan edilmiştir! Avar daha sonra, 2009 Şubat - Haziran arasında AVRASYA TV (ART)'de "DÜNYA DÜZENİ" adlı haber programını yaptı. Banu Avar, 2004-2008 yılları arasında 40'dan fazla kurumdan çeşitli ödüller ve plaketler almıştır. 8 kitabı bulunmaktadır: Sınırlar Arasında (2006) Avrasyalı Olmak (2007) Hangi Avrupa (2007) ‘Böl ve Yut!’ (2008) Hangi Dünya Düzeni (2009) Kaçın Demokrasi Geliyor (2010) Gün O Gündür (2012) Zemberek (2016)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz