Tayyip Erdoğan yarın St. Petersburg’da Putin’le buluşuyor. Bir anda, Suriye nedeniyle iyice sertleşen ilişkiler yaşadığımız Rusya ‘Dost ve müttefik, stratejik ortak’ ilan edildi.
Bir anda bu güne kadar her noktamızla ve anlaşmalarla bağlı ve bağımlı olduğumuz Avrupa Birliği’ne; 70 yıldır savunmamız başta olmak üzere her alanımızda ağırlığını hissettiren ABD ve uzantılarına dirsek gösteriliyor .. Bağlı olduğumuz bu anlaşmaları en ölümcülleri AKP iktidarı sırasında imzalanmıştı.. Özellikle bir kukla devlet kuruluşuna yol açacak olan İkiz Yasalar 2003’de, Bölgesel Kalkınma Ajansları ise 2006 da imzalandı.
Darbe ve devamı ile iyice belirginleşen bir ‘dış politika farklılığı’ yaşıyoruz..
Şanghay İşbirliği Örgütü’ne göz kırpma ve ‘darbe’ sonrası ilk üst düzey görüşmenin Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’le gerçekleşmesi , Putin’le ‘stratejik ortaklık’ acaba uzatmalı sevgiliye nispet yapmak için mi?
Amerika ve İsrail’in örtülü operasyonlarını, renkli devrimlerini, ılımlı islam ve medeniyetler çatışması ve ittifak teorilerini, her nevi ‘baharlarını’ ve ‘genişletilmiş ve büyük’ projelerini konu ettiği için ABD büyükelçiliğinin dşişlerine aktif müdahalesiyle TRT’den atılmış biri olarak bu soruyu ben sormayayım da kim sorsun?!
BU bir ‘can havli’ dönüşü müdür? AKP ve Erdoğan özellikle son bir yıldır Batı basınında ‘deliğe süpürülme’ ‘kullanım zamanının bittiği’ yönünde haberlerle uyarılıyor. Bugüne kadar uyguladığı politikalardan farklı yollara saparsa başına gelecekler kulağına fısıldanıyor. Bazen 70 yıllık ‘anlaşmalarla’ bazen NATO bağımlılığı ile yeri geldiğinde 600 milyar dolarlık dış açık hatırlatılarak, ‘demokrasi ve insan hakları ve özgürlükler’ konusundaki notlarındaki düşüklük vurgulanarak ve PKK ve PYD ile uğraşmaması yeniden ‘ÇÖZÜM/ÇÖZÜLME’ sürecine dönmesi konusunda uyarılıyor.
Küresel elitin kendisine ve iktidarına ‘son biçmiş’ olduğunu anlayan AKP ve Erdoğan, 14 yıl uyguladığı Ergenekonlu Balyozlu, Haburlu, Oslolu, Çözüm süreçli, Suriye ve Irak’da batının baş görevlisi konumundan bambaşka bir denize mi yelken açıyor?
İsviçre’nin L’Hebdo dergisinde, “Batı Türkiye Rusya görüşmeleri konusunda endişe duymakta çok haklı”; “Putin Erdoğan görüşmesi sonucu Erdoğan’ın Suriye duruşunu değiştirmesi olası” deniyor. Bloomberg’in Henry Meyer’i , ‘Batının başaşağı politikaları üzerine basan Putin’in Türkiye üzerinden NATO’yu da sarsacağını söylüyor. İngiliz ve Amerikan basını benzer yorumlarla dolu.
Peki buradan nereye gideriz? Bekleyip göreceğiz.