Attilâ İLHAN vefatından bir yıl önce Bilgi Kitabevi’nde bir dizi kitabın yayınını planlamış, bir kısmını hayata geçirmiş ve çeşitli kesimlerden isimleri BİR MİLLET UYANIYOR! başlığı altında biraraya getirmişti…
Bir Millet Uyanıyor dizisinin ilk kitabının ‘takdim’ yazısı ‘GAZİ’NİN O ‘DEV’ YALNIZLIĞI!…’ başlığıyla başlıyordu.
Falih Rıfkı Atay’dan yaptığı alıntı ile Atatürk’ün “millet içinde değil ama kendi partisi içinde ‘azınlık’ta olduğunun” altı çizilmişti.
Atay, Çankaya adlı eserinde şöyle özetlemişti:
- ‘Türkiye’nin Atatürk sonrası ve demokrasi tarihi, dünya tarihine, KARAKTERSİZ AYDINLARIN, bir millete yapabilecekleri kötülükler örneği olarak ve Kurtuluş Tarihi ise, sağlam karakterde bir aydının, nasıl mucizeler yaratabileceğinin örneği olarak geçecektir…’
Attilâ İLHAN ‘o neslin’ ‘çağdaşlaşma ile batılılaşmayı birbirine karıştırdığını’ örneklerle ortaya koymuş, batıyı Kâbe edinen ‘tanzimatçı aydınlar’ yüzünden yaşanan‘eksen kaymalarını’ en açık şekilde kaleme almıştı.
“Mustafa Kemâl Paşa ‘Kurtuluşu’ Doğu’da gören ilk ihtilalci idi” diyordu. “Dersaadet’den Avrupa başkentlerine değil, Samsun’a gitmişti..” diye ekliyordu.
Ve 20 Mart 1923’de Mustafa Kemâl Paşa’nın BATIDAN medet uman ‘aydın’ takımı için söylediklerini alıntılıyordu:
- ‘… aydınlarımız belki bütün dünyayı, tüm öteki milletleri tanır, ama kendimizi bilmeyiz…’
- ‘… bu millete gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilim, icat, gelişmelerinden yararlanalım; fakat unutmayalım ki, ASIL TEMELİ KENDİ İÇİMİZDEN ÇIKARMAK ZORUNDAYIZ…’
- ‘..milletimizin tarihini, ruhunu, geleneklerini; doğru dürüst ve sağlam olarak görmeliyiz. İtiraf edelim ki hala aydınlarımızın GENÇLERİ arasında, halkla ve halkın alt kesimleriyle yakınlık gerçekleşmiş değildir. Memleketi kurtarmak için bu iki kesim arasındaki uyumu sağlamak gerekiyor.; Bunun için de biraz halkın yürüyüşünü hızlandırması, aydınların da çok hızlı gitmemesi lazımdır. Fakat halka yaklaşmak daha çok daha fazla aydınlara düşen bir görevdir…’
9 aydır Anadolu’da 100’e yakın il ilçe kasaba ve köyde onbinlerce aydınımızla biraraya geldim.. Gerek davet edenlere gerekse katılanlara tek tek teşekkür ederim.. Ve bu tarihi satırları bir kez daha birlikte düşünmemiz gereğini hatırlatmak isterim.
Banu AVAR, 31 Mayıs 2012
[email protected]