NE OLDU SİZE; RAHATSIZLANDINIZ!!!
İşte bugün şaşırdık. Zira yazılı ve görsel tüm yayın organları ile Banu AVAR’a amborgo uygulayan Doğan Medya Grubu, Amerikalıların gidişine bayağı üzülmüş olacak ki, birkaç saat önce bu ayrılığın haberini internet sayfalarında manşetten duyurdu.
GÜNAYDIN!
Amerika’nın Sesi radyosu (Voice of America), Milliyet Sabah gibi gazeteler ve ABD büyükelçiliği sitesinde çıkan haberler, Amerikalı ‘görevlilerin’ geldiği geleceği, fazlalaşacağı müjdesini uzun zaman önce vermişti.
Onlar 60 yıldır zaten içtiğimiz sudaydı, ekmeğimizde, tütünümüzde, pamuğumuzdalardı. Telefonumuzun ahizesinde, petrolümüzde, borumuzda, demir çeliğimizdeler!
Ya pek saf ya da toptan kasıtlı olmalılar… Birileri hâlâ Amerikalıların Türklere pek düşkün oldukları için mi Türkiye’nin dört bir yanında taze beyinlere ‘eğitmenlik’ yaptığını düşünüyorlar? 60 yıldır eğitim sistemimizin kılcal damarlarındalar!
Türklere olan sevdaları nedeniyle mi, Adalet bakanlığı’nda ‘danışman’ oluyor ve tüm adalet sistemimizle oynuyor Amerikalı memurlar..?
Türklere olan büyük aşklarından mı tüm medyada aktif görev almaları, kimliksizleştirme ve kültürsüzleştirme ve hatta dinsizleştirme çabaları?
Bırakalım tahmin yürütmeyi. Amerikalılar uzun yıllar önce neyi hedeflediklerini anlatmışlardı:
‘Batılı sosyal bilimciler ve istihbarat kuruluşları, uzum zamandır Türkiye üzerine yoğunlaşmışlardır. Türkiye, BATILI KALIPTA ‘Geliştirme’ teknikleri sınanacak canlı bir laboratuardır.!’ (Christopher Simpson: Üniversiteler, Amerikan İmparatorluğu ve Soğuk savaş Döneminde Para ve Siyaset- Oltada balık Türkiye Emin Değer)
Ve bir açıklama daha!
1975 yılı. Richard PODOL AID (Uluslararası Kalkındırma Örgütü) uzmanı.. Amirlerine yolladığı Türkiye raporunda bakın neler diyor:
“Yirmi yıldan fazla bir zamandır Türkiye’de faaliyette bulunan Amerikan yardım programı bir zamandan beri meyvelerini vermeye başlamıştır. Önemli mevkilerde Amerikan eğitimi görmüş bir Türk’ün bulunmadığı bir Bakanlık ya da bir İktisadi Kamu Kuruluşu hemen hemen kalmamıştır. Bu kimseler halen bulundukları örgütte ‘ilerici güç’ niteliğini taşımaktadır. Genel müdür ve müsteşarlık mevkilerinden daha büyük görevlere kısa zamanda geçmeleri beklenir. AID bütün gayretleri bu gruba yöneltilmelidir.
Geniş ölçüde Türk idarecilerini indoktrine etmek gerekir. Burada özellikle orta kademe yöneticiler üzerinde durmak yerindedir. Amaç, bunlara yeni davranışlar kazandırmaktır. Bu grubun yakın gelecekte yüksek sorumluluklar mevkilerine geçecekleri düşünülürse, bütün gayretlerin bu kimseler üzerinde toplanması mantık açısından doğrudur.”
Üniversiteler, ilk öğretim ve hatta anaokulları bugün Sivil Örümceğin ağındadır…
Günaydın!
Banu AVAR'ın Deşifre Ettiği Fulbright'ın Etki Ajanları
Banu AVAR, 6 Ocak 2011