“Üs demek ‘Ben sana baskın yaparım’ demektir.”
Art arda şehitler verdik. Ellerimiz böğrümüzde, yürekler alev alev!
Oturacağımıza ‘Neden?’ sorusunu sormalıyız.
Sevgili dostum gazeteci Arslan Bulut, kayıplarımızın sebeplerini ortaya koyan nadir gazetecilerden biri.
1 Ocak 2024 tarihli yazısında Irak’ın kuzeyinde 12 askerimizin şehit edilmesiyle ilgili kendisine gelen özel bilgileri paylaşmıştı. Hepimizin tahmin ettiği bilgilerdi bunlar ama kanıtlıydı. Bu bilgilere göre saldırıyı, Suriye’nin Kamışlı bölgesinden gelen bir Amerikan özel askerî şirketinin mensupları yapmıştı. Bildiğiniz paralı askerler yani. Zaten Amerika kendi ordusu ve kiralık ordusuyla PKK ve PYD’ye askeri eğitim verdiğini kendi açık açık söylüyor.
Saldırı sırasında öldürülen kiralık askerlerden ikisinin kasklarındaki kameraların kayıtları incelenmiş ve bu kayıtlardan, Mehmetçiklerin, saldırı sırasında doğru yönetilmediği ve bu nedenle bu kadar kayıp verildiği de değerlendirilmişti.
15 gün sonra yine aynı üs bölgesinde evlatlarımızı teröre şehit verdik. Mehmetçiklerin ısrarla aynı üs bölgesinde ve aynı tepede tutulması konusu medyada daha geniş şekilde konuşuluyor.
Arslan Bulut terör operasyonlarındaki başarısı bilinen Tümgeneral Osman Pamukoğlu’nun, birinci saldırıdan sonraki sözlerini aktarıyor. Bakın, Pamukoğlu ne diyor:
“Biz oralarda üsler kuruyoruz. Bu üs meselesi benim Hakkâri’ye atandığımdan beri kabul etmediğim, uygulamadığım bir şey. Çünkü bizim toprakla ilgimiz yok ki. Biz gireriz, 2-3 günde darmadağın ederiz. 3-4 günden fazla kalmayız. Hududu korumak başka bir şey, teröristleri bulup yok etmek başka bir şey. Gayrinizamî harpte tek bir formül vardır: Ara, bul, yok et! Ne üssü?!”
ABD, Vietnam’da üsleri basılarak 56 bin ölü verdi. Üs demek, sen sabitsin demek, sen gözetleniyorsun, sen takip ediliyorsun demek. ‘En zayıf anında mutlaka ben sana baskın yaparım’ demek.
İkinci saldırının aynı üs bölgesine yapılması ve şehitler verilmesi, bu sözlerin hiç dikkate alınmadığını gösteriyor.
Böyle gaflet olmaz!
Arslan Bulut özetliyor:
“Türkiye ısrarla gayrinizamî harp gereklerine ve millî dış politikaya uygun hareket etmediği için kayıplar veriyor. Terörün sona erdirilmesi, örgüte doğrudan destek veren ABD’nin bundan vazgeçmeye mecbur edilmesiyle mümkün olabilir. Tabii bunun için de Amerika’ya boyun eğen değil, ABD’ye karşı kozlar ileri sürebilen çok güçlü bir siyasi irade gerekir. Halkın görevi, böyle bir siyasi irade ortaya çıkarmaktır.”
Ağlamaya son verip ne yapacağımızı düşünmeye başlamalıyız.
Bir kez daha başımız sağ olsun!
Banu AVAR, 15 Ocak 2024